Ünlü Resimlerde Kullanılmış İlginç Boyalar

Sanat tarihi, bizleri büyüleyen ünlü eserlerde kullanılan boyaların nasıl elde edildiğine dair ilginç hikayelerle dolu. İdrar, dışkı ve mumya kalıntılarından yapılan boyalar var.



Sanat tarihi, bizleri büyüleyen ünlü eserlerde kullanılan boyaların nasıl elde edildiğine dair ilginç hikayelerle dolu. İdrar, dışkı ve mumya kalıntılarından yapılan boyalar var.

Renk, resmin ruhudur. Vincent van Gogh’un Günebakanlar tablosundaki sarıdır bizi çeken, Yıldızlı Gece tablosundaki mavidir ruhumuzu coşturan.

Peki, bizi bu kadar etkileyen renklerin nasıl meydana geldiğini ne kadar merak ediyoruz? Turner’in resimlerindeki gündoğumlarında bildiğimiz o parlak ve yayılan etkiyi yaratmak için limon kullandığını öğrenmemiz bu eserlere sevgimizi etkiler mi?

30 yıl önce Amerika’da Andres Serrano’nun provokatif bir fotoğrafı büyük tartışma yaratmıştı. Bir çarmıhı idrar dolu bir kaba batırarak bundan yansıyan ışıkla gizemli bir hava yaratmaya çalışmıştı.

Serrano’nun Çişli İsa fotoğrafından belki de daha ilginç olanıTurner’in Yağmur, Buhar ve Hız: Büyük Batı Demiryolu adlı tablosudur. Burada mistik bir hava yaratmak için kullandığı sarı renk, mango yapraklarıyla beslenen ineklerin idrarından yapılmıştı. Bunları bilmek bu eserin şiirsel etkisini azaltır mı?

Bu renkler için istismar edilen hayvanların atıkları Turner’in resimlerinde fosilleşmiş olarak karşımızda duruyor.

Sorrano’nun tartışma yaratan Çişli İsa adlı eseri bir sergide saldırıya uğramıştı.
Nadir ve Bilinen Renkler Atlası adlı ilginç kitapta, Harvard Üniversitesi’nin olağanüstü Forbes Pigment Koleksiyonu’ndan çeşitli renklere ve bunların kaynaklarına yer veriliyor.

4000 renk örneği ile Harvard laboratuvarı, dünya kültürünün inşa edildiği her renk ve tonun DNA’sını öğrenmek isteyenlere zengin bir kaynak sunuyor.

Bu laboratuvar, üniversitenin Fogg Müzesi eski müdürü Edward Waldo Forbes tarafından kurulmuş. Sanat tarihçisi ve koleksiyoncu Forbes, hayranlık duyduğumuz sanat eserlerinin kopyalanmasının önüne geçmek için, bu eserlerde kullanılan tüm renklerin hangi malzemelerden yapıldığını araştırmaya koyuldu.

Koleksiyondaki birçok rengi sakladığı birçok küçük şişeyi Forbes kendisi etiketledi. Farklı tonları içeren bu örnekler koleksiyonu, resim tarihinin en usta isimlerinin stüdyolarında ve tablolarında yerlerini almıştı.

Mısır’daki antik mezarların duvarlarındaki insan figürlerinin beyaz kaftanlarına rengini veren şey inek dışkısı.
Mısır’daki antik mezarların duvarlarındaki insan figürlerinin beyaz kaftanlarına veya Rönesans dönemindeki Hristiyan ikonalarda kullanılan saf kuzu beyazına rengini veren şeyin inek dışkısı olduğunu öğreniyoruz.

Kitaba önsöz yazan Kingston Trinder, toprak çanaklarda kurşun külçesi ile sirkenin karıştırılıp sonra buna hayvan derisi veya inek dışkısı katılarak oluşan kurşun karbonatın beyaz boya olarak kullanıldığını anlatıyor.

Bu durumda, Britanyalı çağdaş ressam Chris Ofili’nin 1996’da yaptığı Kutsal Bakire Meryem tablosunda tartışmalara neden olacak şekilde fil dışkısı kullanması aslında geleneksel yönteme geri dönüş olarak görülebilirmiş.

Atlas’ı incelerken sanatın ve yaşamın ayrıldığı her bir renk tonuna verilen ilginç adları da görüyorsunuz: Kadmiyum Kırmızısı, Ejderha Kanı, Sardunya Gölü, Çin Kırmızısı, Deniz Minaresi Kabuğu, Alizarin Eflatunu…

Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Özgürlük tablosunda, yerde yatan cesetleri eski mumya kalıntılarından yapılmış boyayla boyadığı söylenir.

Turner’in tablolarında inek idrarı kullanması midenizi bulandırdıysa Fransız ressam Eugene Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Özgürlük tablosunda, özgürlüğü simgeleyen kadının muzaffer bir şekilde ileri doğru yürürken ayakları altında yatan ölü devrimcilerde boya olarak, Antik Mısır mumyalarının pudra haline getirilmiş kalıntılarını kullandığı söyleniyor. Bu renk yüzyıllar boyunca “Mumya Kahverengi” olarak biliniyordu.

Sanat tarihçisi Victoria Finlay’in 2002’de yayımlanan ‘Renk: Boya Kutusunda Gezintiler’ adlı kitabında da ilginç hikayelere yer veriliyor.

Bunlardan birinde Britanyalı yazar Rudyard Kipling’in ressam akrabası Edward Burne-Jones’un, resimlerinde kullandığı bir rengin yapımında cesetlerin kullanıldığını öğrenince boya kutusunu cenaze töreni eşliğinde toprağa gömmesi anlatılıyor. Kipling bu olaydan öylesine etkilenmişti ki yıllar sonra bu boyanın nerede gömülü olduğunu hala hatırladığını söylüyordu.