Melih Mertel: Memuriyet kadrolarımızın daha iyi şekillendirilmiş olmasını dilerdim


“’Böylesine zor bir meslekte bunca yıl emek veriyorsunuz ve Türk bale sanatçısı olarak ülkenizi yurt dışında da temsil ediyorsunuz ve sonunda istifa etmek zorunda kalıyorsunuz.”

Bu sözler İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Washington, Monte Carlo, Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi dünyanın birçok önemli balesinde baş balet olarak dans ettikten sonra şimdi de Kanada Balesi’nde baş balet olarak dans eden Melih Mertel’in sözleri. Çok acı değil mi… Dünyada başarıyla temsil edilme şansımız varken, bu şansı kendi ellerimizle geri tepiyoruz…

Baleyle ilgili ne kadar ne biliyorsunuz bunu bilemem, ama emin olun ki sahnede izlediğiniz o zerafetin, naifliğin arkasında çokça hırs, disiplin, tutku ve acı var. Ayaklarına giydikleri pointe adı verilen özel ayakkabıların ayaklarını kanattığını, tırnaklarını kırdığını, kemiklerine baskı yaptığını bilerek ve hissederek yine de çalışmak, prova almak zorundalar. Bu duyguyu bale yapmayan biri gerçekten anlayamaz.

Bu anlattıklarımı belki basit ve sıradan görebilirsiniz, başarmak için her zaman zorluk çekildiğini ve bunun sadece bale için olmadığını düşünüyor da olabilirsiniz. Elbette ki öyle, hiçbir zaman başarıya giden yol kolay değildir ki zaten kolay olsaydı herkes her şeyi rahatlıkla başarabilirdi. Ancak bale diğer alanlara göre çok daha farklı bir mücadele ve çok daha zorlu bir çalışma süreci. Sizler için bizi Kanada’da dansıyla temsil eden Les Grands Ballet Canadian (Kanada Balesi ) baş baleti Melih Mertel ile bale dansçıcı olmanın zorluklarından İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden istifasına kadar her şeyi konuştuk.

“BEYİN FELCİ GEÇİRDİKTEN BİR AY SONRA PROVALARA DÖNDÜM”

HyperFocal: 0

Dünyanın birçok önemli balesinde baş balet olarak dans ettikten sonra şimdi de Kanada Balesi’nde baş balet olarak dans ediyorsun. Bu kadar acıya rağmen nasıl her geçen sene daha iyi yerlerde olabiliyorsun?

En çok gurur duyduğum şey, hiçbir zaman pes etmemem. Pointelerin acısına alışıyoruz biz. Hissetmiyoruz. Onlar hiç bir şey. Meslek hayatımda başıma birçok şey geldi ve bunlardan en büyüğü Monte Carlo balesinde dans ederken brain stroke (beyin felci) geçirmiş olmam aslında.

Nasıl yani?

Evet maalesef ama pes etmedim ve bir ay içinde tekrardan çalışmalara döndüm.

Yok artık!

Sadece bu da değil. Bi keresinde  dans partnerimi havaya kaldırdığım sırada sağ kolumda sinir zedelenmesi oldu. Yaklaşık  6 ay kaslar işlevini görmediği için kolumu düzgünce kaldıramıyordum. Son olarak da geçen sene ayak bileğimden ameliyat oldum ve eskisi gibi olabilmesi için halen üzerinde çok çalışmaktayım. Ama tabii hiç bir zaman pes etmiyorum. Çalışmaya devam ediyorum.

Wow! Bu dans tutkun ne zaman başladı?

Henüz 11 yaşımda iken annemin konservatuar sınavlarına kaydımı yaptırması ile dansa olan tutkumun tohumları ekilmiş oldu. Yıllar geçtikçe de bu tutku yeşerdikçe yeşerdi.

Şuan da bir çok bale dansçısının hayali olan Les Grands Ballet Canadian ‘da baş balet olarak dans ediyorsun seni tebrik ediyorum. Fakat şunu sormak istiyorum; iyi dansçılar bu ülkeyi terk mi ediyor?

Bütün iyi dansçılar tabi ki ülkemizi terk etmiyor ama herkesin farklı seçimleri var. Ben güzel bir fırsat yakaladım ve bunu en iyi şekilde değerlendirmek için ülkemi terk etmek zorundaydım. Kendimi daha da geliştirebilmek ve farklı tecrübeleri edinebilmek adına.

Peki bu ülkeden gitmeseydin böyle bir dans kariyerin olabilir miydi?

Diğer ülkelerde bulunup dans edişim bana çok büyük tecrübeler, iyi bağlantılar kazandırdı ve vizyonumu geliştirmemi sağladı.

Ülkemden gitmemiş olsaydım şu an edinmiş olduğum dostlukları ve tecrübeleri edinemezdim ama yine de iyi bir kariyerim olurdu diye düşünüyorum çünkü kariyerimizi kendimiz yaratıyoruz.

Genel olarak geldiğin nokta seni tatmin ediyor mu?

Genel olarak “geldiğim nokta, beni tatmin ediyor mu?” diye zaman zaman ben de soruyorum kendime.

Dünyanın en iyi dans akademilerinde baş balet olarak dans etmiş olsam bile asla tatmin olamıyorum.

Devamlı kendimde kusur arıyor ve daha iyi olabilmek, o rolü, duyguyu, hissi seyirciye daha da iyi verebilmek için çabalıyorum. Disiplinli bir şekilde çalışıyorum, provalar alıyorum ve gerekirse saatlerce aynı şeyi tekrar tekrar, hiç durmadan yapıyorum… Zaten eğer tatmin olmuş olduğumu ya da yaptıklarımın yeterli olduğunu düşünmüş olsaydım büyük ihtimalle mesleğimin katili ben olurdum.

Her zaman bir önceki yaptığımdan daha iyisini, daha güzelini ve kusursuzunu yapma hırsı var ben de… Yanlış anlaşılmasın diğer baletler ve balerinlerle olan rekabetçi bir yarış hırsından ziyade kendi kendimle olan hırsım bu.

İstanbul Devlet Opera Balesi’ne çok fazla katkın oldu. Başta New York, Monaco, Paris olmak üzere dünyanın hemen her yerinde bizi en iyi şekilde temsil ettin. Ayrıca İstanbul’daki temsillerin de harikaydı. Bu kadar çaba, bu kadar emek… Sonra neden istifa ettin?

İstanbul ve Antalya Devlet Opera ve Balesi olmak üzere Türk balesi için 2002-2017 yılları arasında çalıştım ve bundan çok mutluydum.

Memuriyet kadrolarımızın daha iyi şekillendirilmiş olmasını dilerdim. Böylesine zor bir meslekte bunca yıl emek veriyorsunuz ve Türk bale sanatçısı olarak bazı zamanlar ülkenizi yurt dışında da temsil ediyorsunuz ve sonunda istifa etmek zorunda kalıyorsunuz. Bunun üzüntüsünü yaşamıyorum desem yalan olur.

Sadece İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin değil bence tüm Türkiye’nin büyük bir kaybı senin gibi başarılı bir bale dansçısını elde tutamamak. İstifan dışında bunun başka bir çözüm yolu olamaz mıydı?

Olabilirdi tabii. İstifa etmek yerine bir şekilde kadromun dondurulmuş olup ülkeme geldiğimde tekrardan aktif hale getirilip festivallerde veya İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin temsillerinde ya da diğer operalarda Türk seyircisiyle buluşmayı çok isterdim. Umarım ileride bir şekilde bu durum düzelir ve gelecek nesil dansçılar bizleri yurt dışında temsil ederlerken kendi ülkelerinde de dans etme şansını bulurlar.

Son olarak şunu sormak istiyorum; bugün balerin ya da balet olma hayali kuran küçük bir çocuğun önünde nasıl bir yol ve ne gibi zorluklar var?

Bu güzel mesleği güzel, kırmızı bir dikenli güle benzetebiliriz. Güzel olduğu kadar o dikenlerin de her zaman canlarını yakacaklarını bilmeliler. Onları uzun bir yol bekliyor, bu yol bazen fiziksel ve zihinsel olarak çok yorucu olacak bazen de sinirlerinin çok bozulduğunu, hayal kırıklıklarına uğradıklarını görecekler. Ama bu mesleğe aşık da olacaklar, yeri geldiğinde bu aşk onların canını yaktığında nefrete dönüştüğü zamanlar da olacaktır. Sonunda ne olursa olsun ya da ne kadar zor olursa olsun, eğer pes etmezlerse, bu meslekte eninde sonunda aşk kazanacaktır.