Kadınlar Günü Türkiye’de 100 yaşında

Dünya Kadınlar Günü, Türkiye'de ilk kez 1921'de gündeme getirildi.


26 – 27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2’nci Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker’in her yıl ‘Kadınlar Günü’ düzenlenmesi yönündeki önerisi kabul edildi.

Neden 8 Mart?
Danimarka’daki konferansta bir tarih belirlenmemişti.
Dünya Kadınlar Günü’nün 8 mart olarak belirlenmesi hakkında farklı bilgiler bulunuyor.

* 8 Mart 1857’de New York’taki bir tekstil fabrikasında polis, grevci işçilerin üzerine kapıları kilitledi. Daha sonra fabrikada çıkan yangından kaçamayan 120 kadın hayatını kaybetti.

  • 8 Mart 1908’de New York’ta çoğu sosyalist olan kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle miting düzenlendi.

  • Rusların o dönemde kullandığı Jülyen takvimine göre 23 Şubat 1917’de Rusya’da çarlığa son veren ayaklanmalar başladı. Ayaklanmalar sırasında kadınlar da protesto eylemleri gerçekleştirip greve gitti. 23 şubat Gregoryen takvimine göre 8 marta denk geliyor.

    Dünya Kadınlar Günü, 1977’ye kadar resmiyet kazanmadı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977’de tarihe 1917 Şubat Devrimi olarak geçen ayaklanmalardan yola çıkarak 8 martın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul etti.

Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de ilk kez 1921’de kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimiyle gündeme getirilse de 1975’e kadar olan 54 yıllık süreçte kutlanmasına izin verilmedi. 1975’te ‘Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı’ ilan edildi. Türkiye, Birleşmiş Milletler üyesi olduğu için 1975’te düzenlenen ‘Kadın Yılı Kongresi’ ile Dünya Kadınlar Günü kutlaması yeniden gündeme getirildi.
12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra askeri yönetim 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarını yasakladı. 1984’te yeniden demokrasiye geçişle birlikte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.

Her ne kadar yıllar içinde gündeme getirilmesi, kutlanmasına izin verilmemiş olsa da Türkiye’de ‘Kadınlar Günü’ 100 yaşında.
Hülya Koçyiğit, Hale Soygazi, Nilüfer Açıkalın ve Yağmur Tanrısevsin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle sorduğumuz ‘Kadınların toplumsal yaşamda olması gereken konumları ne olmalıdır?’ ve ‘Kadınlarla ilgili en büyük hayaliniz nedir?’ şeklindeki iki sorumuzu şöyle cevaplandırdı.

HÜLYA KOÇYİĞİT

‘NE GÜZEL SÖYLEMİŞ ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’
Ben Ata’mızın bir sözü ile başlamak istiyorum; “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” Ne güzel söylemiş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk…

‘VAKTİ GELDİ DE GEÇİYOR’
Kadın ya da erkek, özümüz insan… Kadın, erkek ayrımcılığının son bulmasının vakti geldi de geçiyor… Bizler bu ülkenin, bu dünyanın kadın, erkek ayırmaksızın eşit vatandaşlarıyız. Önce bu zihniyetin bu sistemde oturtulması, geleceğimiz olan çocuklarımızın, gençlerimizin bu bilinçle büyütülmeleri gerekiyor…

‘İNSANLIKLA İLGİLİ HAYALLERİM VAR’
Benim insanlık ile ilgili büyük hayallerim var ama günümüzde kadının konumuna bakılış açısından değerlendirdiğimde kadınların toplumsal yaşantıda daha da üreten, yöneten bir şekilde var olmasını tüm kalbimle diliyorum.

‘EN ÖNEMLİ ENGEL KAFALARIMIZIN İÇİNDEKİDİR’
İnsanlar kendi içlerindeki cevheri, potansiyeli fark edebilmeli her şeyden önce… Bu pozitif gücün farkına varınca bir kadının, bir insanın yıkamayacağı hiçbir engel yoktur. En önemli engel kafalarımızın içindekidir.

HALE SOYGAZİ

‘KADIN MÜCADELESİ ÇOK ÖNEMLİ’
Kadınların, kendi hayatlarına sahip çıktığı, baskı altında olmadığı, cinsiyet ayrımcılığına uğramadığı, ruhen ve bedenen özgür olduğu bir dünya olmalı. Bunun için kadın mücadelesi çok önemli.

‘KADINLAR VARDIR’
Toplumun tüm kurumları bu mücadeleye destek vermeli. Bu destek zihinsel değişimle mümkün tabi. Kadın erkek cinsiyet rollerinin kalıplaşmasına, dayatılmasına karşı çıkmakla mümkün bu zihinsel değişiklik. Kadınlar hayatın her alanında, etkin olarak var olmalılar ve eşit bireyler olarak yer almalılar. Erkek egemen zihniyetin kurbanı olmamalılar. Kadınlar vardır.

‘UMUT DOLU YARINLAR’
Baskı altında yaşamadıkları, özgür olmak için verdikleri mücadelede şiddete maruz kalmadıkları, cinsiyet ayrımcılığına uğramadıkları umut dolu yarınlar…

NİLÜFER AÇIKALIN

‘DÜNYA KADINLARIN HATIRINA DÖNMEYE DEVAM EDİYOR’
Kadınlarla ilgili en büyük hayalim; kadınların, toplumsal yaşamdaki yerlerinin ve konumlarının konuşulup tartışılmadığı bir sistemde huzurla yaşayabilmeleri.
Çünkü bence dünya kadınların hatırına dönmeye devam ediyor.
Kadınımızla erkeğimizle aile kavramının abartılı ölçüde yüceltildiği bir toplumda doğduk, büyüdük ve yaşıyoruz.
Roller kesin hatlarıyla belirlenip masaya konan yemek gibi önümüze sürülüyor. Ama her yemek her bünyeye uygun değil maalesef.

‘KADIN GİBİ BİR KADIN OLARAK DA GEÇİRMEDİM ÖMRÜMÜ’
Her zaman eşitlikçi biri oldum. Kendimi hiçbir zaman koyu bir feminist olarak tanımlamadım. Ancak kadın gibi bir kadın olarak da geçiremedim ömrümü. (Doğan Kitap’tan çıkan ‘Dimdik Ayakta Her An Tetikte’ adlı kitabımdaki ‘Daha Kadınlığa Çok Var’ adlı öyküde biraz buna değindim.) Naif bir kız çocuğundan pırıl pırıl bir genç kıza dönüştükten sonra beni giderek erkeksileştiren bir düzenin içinde olduğumu fark ettim. Bu beni daha katı, daha sert, daha mücadeleci, daha cesur hale getirdi. Bu durum biraz hüzünlü olmakla beraber aynı zamanda öğretici bir mecburiyetti. Erkekler daha katı, sert, mücadeleci, cesur demek istemiyorum sadece toplumsal gerçekleri göz önünde bulundurarak çocukları eşit haklar ve özgürlüklerle büyütmek gerek diyorum.

‘YENİ BİR DÖNEM NİHAYET BAŞLADI’
Madem biz kadın olarak zayıf görüldüğümüz için dövülebileceğimiz, öldürülebileceğimiz, cinsel kimliğimiz yüzünden tahrik unsuru sayılabileceğimiz bir konumda değerlendiriliyoruz o halde ‘birlikten kuvvet doğar’ mantığıyla birbirimizi destekleyeceğiz. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ devri kapandı ve yeni bir dönem nihayet başladı.

‘BUNU DÜŞÜNMEK İÇİMİ RAHATLATIYOR’
Kadınların yönettiği bir gezegen hayalimi fazla romantik olduğu için şimdilik rafa kaldırıyorum. Ama sıradaki nesillerin bunu hayal olmaktan çıkartıp zaten başaracağını ummak, gerçekleşmesi mümkün bir hayal. Bunu düşünmek içimi rahatlatıyor.
Bütün kadınların kadınlar gününü kutlarım.

YAĞMUR TANRISEVSİN

‘ÇOK NET BİR ŞEKİLDE GÖRÜYORUZ Kİ’
Kadınlar şurada olmalı burada olmalı diye kimsenin ahkam kesmediği, kadının kendisini nerede görmek istiyorsa ve ne olmak istiyorsa orada olduğu bir dünya olmalı. Artık çok net bir şekilde görüyoruz ki kadınlar bütün işlerin ve sorumlulukların üstesinden gelebiliyor.

‘KADIN ÜLKEYİ DE YÖNETEBİLİR’
Artık geldiğimiz yüzyılda tartışmaya bile lüzum yok ki kadın bir ülkeyi de yönetebilir, gelecek nesillere çocuklarını da yetiştirebilir. Kadının en çok ihtiyaç duyduğu şey kendisine saygı duyulması.

‘HAYALİM KADINLARIN HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİDEBİLMESİ’
Her kadının kendi seçimlerini baskı altında kalmadan özgürce yaşadığı bir dünya ne kadar güzel olur. Aslında hayalim, kadınların kendi hayallerinin peşinden gidebilmesi, herkesin kendi hayallerini yaşayacak yollarının açık olması.