Angelina Jolie pandemi döneminde vizyona soktu “Those Who Wish Me Dead”i. Bu filmde ne Lara Croft ne bayan Smith ne de Maleficent… Ajan Salt hiç değil. Günümüz dönem filminde bir itfaiyeci. Hatta tam olarak özel eğitilmiş vahşi doğa itfaiyecisi Hannah rolünde. Geçtiğimiz aylarda filmini anlatan 45 yaşındaki aktris, itfaiyecilere övgüler yağdırmıştı.
Jolie, “Yangın sahnesinin çekimlerinde o sıcağı, rüzgarların işi hızlıca değiştirdiğini ve bir ağacı alevlerin aniden sarabildiğini fark ettim. Her geçen gün bu mesleği yapanlara saygım arttı. 32 kiloluk üniformamın içinde epey hırpalandım” demişti.
Film dijital platformlarda yayında. Konusu ise şöyle:
Bir yıl önce hızlıca yön değiştiren yangın yüzünden üç çocuğun hayatını kaybetmesinden kendisini sorumlu tutan depresif umutsuz ve mutsuz bir itfaiyeci Hannah. Montana’nın vahşi doğasının yukarısındaki bir gözetleme kulesinde tünemiş bir duman gözetlemecisi.
Kısa süre sonra, kana bulanmış, travma geçirmiş ve uzak bir ormanda kaçan ürkek bir çocuk olan Connor’la karşılaşır.
Hannah onu güvenli bir yere götürmeye çalışırken, peşlerinde Connor’ı avlayan acımasız iki katil ve yoluna çıkan her şeyi tüketen büyük bir orman yangını vardır.
Filmde şerifi Walking Dead’in Shane’i Jon Bernthal oynuyor. “Avcı”lardan birini Game Of Thrones’in Little Finger’ı (Petyr Baelish) Aidan Gillen diğerini ise Nicholas Hoult, Connor’ı ise Finn Little canlandırıyor, yönetmen Taylor Sheridan.
Filmde harika dağ ve orman manzaraları izliyoruz. bu açıdan görsel bir şölen olduğunu söyleyebilirim. Eğer bir film greenbox’ta çekilmiyorsa bir belgesel niteliği taşıyabilir çekildiği dönem ve yer açısından. Bu da o filmlerden. Bir orman itfaiyecisine dair pek çok ayrıntı var tabi belgesel tadında da değil. O kadar da abartmayalım. Sadece dışardan göründüğü gibi bir şey olmadığını kesin olarak anladığımızı söyleyebilirim. İnsanın orman yangınlarına bakış açısı değişiyor. Yönetmen bunu anlatma açısından oldukça başarılı. Jolie’nn açıklamalarından anladığımız kadarıyla da gerçek bir yangın kullanmışlar ama nereyi nasıl yakmışlar belli değil.
Jolie’den bahsetmişken daha da gençleşip güzelleştiğini söylemesek olmaz. Belki de bugüne kadar canlandırdığı karakterlerin çok azında gerçek Jolie’yi gördüğümüz içindir bu. Bu filmde Jolie bir hayli doğal ve plastik makyaj namına hiçbir şey yok. Yüzünde de bir Nicole Kidman’daki kadar botox asla yok. hatta hiçbir şey yaptırmamış gibi duruyor yine de ben uzmanı değilim tabi.
Filmde şerifi canlandıran Jon Bernthal’da sıkıntı yok da karakteri problemli. Hamile karısı ondan daha yetenekli izleyince anlayacaksınız. Jon Bernthal’i görünce insan onun olduğu filmden çook şey bekliyor ama filmde de onun karakterinde de beklentiler karşılanmıyor.
Filmin bir diğer “hadi canım” dedirten yanlarından biri şimşekleri. Sanki Zeus tepeden onlara şimşek atıyor gibi. Fırtına bulutları da bir geliyor bir gidiyor. Doğa olaylarında yönetmenin kafası epey karışmış gibi.
Konusundan da anlaşılacağı gibi küçük bir çocuğu iki kiralık katil kovalıyor. Başlarda gerilim açısından umut vaat eden film yapılan hatalar yüzünden çok geçmeden gerilimini kaybediyor. Filmin ortalarından sonra gerilim yerini maceraya bırakıyor. Oysa buradan esaslı bir gerilim filmi çıkabilirdi. Belki de yönetmen tam olarak bunu yapmak istemedi.
Filmde gereksiz yere üzerine oynanıp saçma sapan şekillerde filmden çıkarılan karakterler var. Bu da filme ilgiyi azaltıyor. Ama dediğim gibi orman manzaraları şahane. Tavsiye ederim:)