ölüm değil yok
arsız bir gölge düşsün peşine
kanat çırpsın üzerinde
geçmişinin laneti
ağır ağır batasın akşam kızıllığına
merhamet terk etsin ocağını
uçsun o neşeli anılar bedeninden
kahırla bir gelsin zorbanın pis kokan nefesi
haklı bir çürüme ile yürü mezarına
dökülsün saçların
derin pullansın
kararsın gülüşün
tozlu masalarda kalsın mutluluğun
kadehlerin yarım dolsun
uykuların param parça olsun
acımasızlığın gölgesi gezsin üzerinde
ister uyu
ister koş
ister gül
ama yakalasın seni kötülüğün kendisi
öfkesi kırdıklarının
acısı ezdiklerinin
zavallı hoyrat kuşlar gülsün arkandan
kedilerin derin bir of çeksin
Kuzgunlar çırpsın kanatlarını
güzelliğin solduğunda
zamansız gidişlerin tedirginliği
başlamadan biten düşlerin yorgunluğu
ahı bir de ezip geçtiklerinin
uyutmasınlar seni
kabusun olsunlar her biri
çürümüş elma kokan şehvetin kurusun
ardına bakmasın sana değen her bir ruh
en zehirli saatlerde sızlasın ellerin
kurtlansın ölüme saplanmış dişiliğin