Kanadalı şair Jordan Scott yazdığı kendi çocukluk deneyimlerine dayanan ‘Nehir Gibi Konuşurum’ kitabı sadece kekemelik sorunu yaşayan çocuklara değil fiziksel ya da duygusal sebeplerle konuşma güçlüğü çeken tüm çocuklara dokunuyor.
Kitapta kahramanın duygularına odaklandığımızda farklılığı sebebiyle en arka sıraya saklanan, bakışlardan, fısıltılardan, gülüşmelerden uzak kalmak isteyen her çocuktan bir parça taşıdığını anlıyoruz.
Konuşmak zorunda kalmamak için…
Her sabah ağzı sözcüklerle dolu uyanan ama konuşmaya başladığında dili çam ağacının dalları gibi dolanan, boğazında bir karganın gaklamalarını duyan kekeme bir çocuk. Konuşmak zorunda kalmayacağını umarak gidiyor her gün okula. Bütün sınıfın sunum yapması gereken ‘konuşma günlerinde’ neler hissedeceğini kestirmek hiç de zor değil. Bu noktada Sydney Smith’in çocuğun konuşmasıyla başlayıp gittikçe belirsizleşen, benek benek lekelere dönüşen çizimleri çam ağacının dalları gibi kalbimizi sararak güçlü bir empati yaratıyor.
Nehrin hareketleri ve çocuğun konuşması
Ve böyle bir günün sonunda babası, hüznü biraz dağılır umuduyla nehir kıyısında yürüyüşe götürüyor oğlunu. Nehrin hareketleriyle oğlunun konuşması arasında kurduğu bağ, içeri güneş ışığının dolduğu bambaşka bir pencere açıyor çocuğun kalbinde. Çünkü o da tıpkı köpüren, girdaplanan, çalkalanan ve çarpışan nehir gibi konuşuyor.
Yazar arka sıraya saklanmak zorunda kalan tüm çocuklara ilham veren, iyileştirici bir hikâye anlatırken hepimizi doğallıkla normallik arasında kurduğumuz bağı sorgulamaya davet ediyor.
Jordan Scott
Resimleyen: Sydney Smith
Çeviren: Gonca Özmen
Kırmızı Kedi, 2021
44 sayfa, 35 TL.