Covid-19 Aşısında Türk Karı-Koca İmzası

Koronavirüsle ilgili çalışmalara pandeminin dünyaya yayıldığı ocak ayında başlayan BioNTech firmasının kurucuları arasında Türk doktorlar da bulunuyor.


ABD merkezli ilaç devi Pfizer ile Alman biyokimya firması BioNTech işbirliğiyle geliştirilen Covid-19 aşısının, yapılan testlerde yüzde 90 üzerinde başarıya ulaşması dikkatleri bu iki firmanın üzerine çekti.

Koronavirüsle ilgili çalışmalara pandeminin dünyaya yayıldığı ocak ayında başlayan BioNTech firmasının kurucuları arasında Türk doktorlar da bulunuyor.

Bu Türk doktorlar arasında özellikle iki isim Covid-19 aşısının geliştirilmesi sürecinde belki de milyonların hayatını kurtaracak bir yeniliğe imza attı.

Türk hekimler Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci, koronavirüs aşısının geliştirmesinde kullandıkları mRNA teknolojisi üzerinde yaklaşık 25 yıldır çalışıyor.

Doktor Şahin ve Türeci, BioNTech yönetim kurulu toplantısında Covid-19 ile ilgili acil bir şekilde çalışmalara başlanılması gerektiği konusunda baskı yapmasaydı, belki de Pfizer- BioNTech ortaklığındaki çalışmalar bu kadar hızlı sonuç vermeyecekti.

Ocak ayında Çin’de ölümcül bir virüsün ortaya çıktığı haberini alan Doktor Uğur Şahin, kendisine gelen bilgiler doğrultusunda Covid-19 virüsünün aylar öncesinden bir pandemiye dönüşeceğini öngörmüştü.

BioNTech SE’de çalışan diğer doktorlar kayak yapmak için tatile çıkmaya hazırlanırken Türk doktorlar Şahin ve Türeci, yönetim kurulunu ivedi bir şekilde toplayıp firmanın kanser araştırmalarına ara vermesini ve ekibin tüm çalışmalarını koronavirüse odaklanmasını sağladı.

Doktor Uğur Şahin o dönemi şöyle özetliyor, “Bazı isimleri ikna etmemiz gerekti. Çin’de yaşananların bizi etkilemeyeceğini düşündüler.”

BioNTech-Pfizer ortaklığı aslında 2017 senesine dayanıyor. Doktor Şahin ve Alman partneri Doktor Kathrin Jansen, kişisel bağlarını kullanarak söz konusu dönemde Pfizer’in New York’taki merkezinde firmanın yetkilileriyle bir araya geliyor. İkili, Pfizer yetkililerini “potansiyel bulaşıcı hastalıklara karşı bir tedavi yöntemi” geliştirme konusunda ikna etmiş.

2018 Ağustos ayındaysa o zamana kadar yapılan çalışmaların hedefi “bir aşı geliştirme” şekline doğru evrilmiş. Covid-19 pandemisi başladıktan sonra ise tüm çalışmalar koronavirüs aşısına odaklanmış.

BioNTech, aşı geliştirme çalışmalarında mRNA teknolojisini kullanmaya karar vermiş. Bu teknoloji kısaca “hücrelerde virüse karşı bağışıklık sistemini geliştirmek için protein oluşturma” temeline dayanıyor. Alman Doktor Jansen ilk başlarda tereddütte olduklarını belirterek, “Her yeni teknolojide olduğu gibi, mRNA’nın da bilimsel olarak kanıtlanması gerekiyordu ve o zamanlar RNA teknolojilerinin bulaşıcı hastalıkları önlemede etkili olabileceğine dair çok az kanıt vardı. Ancak RNA’nın mevcut tedavi yöntemlerine karşı potansiyeli daha yüksekti.” diyor.

BioNTech, Doktor Şahin’in baskısıyla haftada 7 gün çalışan iki farklı araştırma grubu oluşturdu. Doktor Şahin bu çalışmalara “Işık hızı Projesi” (Project Lightspeed) adını verdi.

Çalışmalar esnasında bir araştırma görevlisinin enfekte olması riskine karşı, çalışma grupları da kendi aralarında bölündü. Bu süre zarfında Doktor Şahin hiçbir şekilde uçağa binmedi ve ekibine de sadece kendi özel araçlarıyla seyahat etmelerini tavsiye etti.

Bu dönemde ABD’ye seyahat yasağı olduğu için, laboratuvarlarda geliştirilen bazı genetik materyaller özel bir feribot jetiyle Atlantik Okyanusu üzerinden Avrupa’dan ABD’ye taşındı.

Tüm bu hummalı çalışmalar kısa zamanda sonucunu verdi ve firma tam 20 farklı aşı geliştirdi. Bunlardan 4 tanesi şu anda Almanya’da test aşamasında.