Bir Rus Masalı: Baba Yaga

Bir zamanlar bir kız çocuğu olan bir adam ve bir kadın varmış.


[3d-flip-book mode=”fullscreen” urlparam=”fb3d-page” id=”2782″ title=”false”]

Bir zamanlar bir kız çocuğu olan bir adam ve bir kadın varmış. Kadın öldüğünde, adam başka bir kadınla evlenmiş. Adamın yeni eşi uğursuz bir kadınmış ve adamın kızından hiç ama hiç hoşlanmamış. Bu uğursuz kadın kızı dövüyor ve ondan sonsuza dek kurtulmanın yollarını arıyormuş. Bir gün evin babası uzak bir diyara gitmiş ve üvey annesi kıza “Kızkardeşimin, yani teyzenin evine gitmeni istiyorum,” demiş. “Ondan iğne iplik al. Sana bir bluz dikeceğim,” demiş. Kadının kızkardeşi aslında Baba Yaga adlı bir cadıymış.

Evin kızı aptal bir kız değilmiş ve tavsiye almak için kendi teyzesine gitmeye karar vermiş. “İyi günler teyzeciğim,” demiş, “üvey annem bir iğne ve iplik almam için kendi kız kardeşine göndermek istiyor beni. Sence ne yapmalıyım?” Teyzesi ona ne yapması gerektiğini söylemiş. “Sevgili yeğenim,” demiş. “oraya vardığında bir huş ağacı göreceksin. Ağaç senin yüzünü kirletmeye çalışacak. O ağaca bir kurdele bağlamalısın. Orada gıcırdayan, hızla çarpan kapılar göreceksin. Kapıların menteşelerini yağlamalısın. Gittiğin yerde seni paramparça etmek isteyen köpekler olacak, onlara kemikler atmalısın. Gözlerini oymak isteyen bir kedi olacak orada. Ona ciğer vermelisin.” Kız yola çıkmış, yürümüş, yürümüş ve sonunda Baba Yaganın ikamet ettiği yere gelmiş.

Vardığı yerde bir kulübe varmış ve Baba Yaga içeride oturuyormuş. “İyi günler teyzeciğim,” demiş küçük kız. “Merhaba canım,” demiş Baba Yaga. “Annem bana bir bluz dikmek istiyor. Senden bir iğne ve iplik almamı istedi,” demiş küçük kız. “Tamam,” demiş Baba Yaga, “otur da biraz kumaş doku.” Kız dokuma tezgahına oturmuş. Baba Yaga dışarı çıkmış ve hizmetçisine “Yeğenim için sıcak bir banyo hazırla, onu yıka; kahvaltı niyetine onu yemek istiyorum,” demiş. Hizmetçi Baba Yaga’nın dediğini yapmış. Küçük kız korku içinde yarı baygın bir şekilde hizmetçiye yalvarmış. “Lütfen hizmetçi hanım, odunları yakma. Onun yerine üzerlerine elekle su dök,”demiş ve hizmetçiye bir mendil vermiş.

Bu arada Baba Yaga bekliyormuş. Pencereye gitmiş ve sormuş, “ Dokuma yapıyor musun canım yeğenim?” “Evet teyzeciğim, dokuma yapıyorum,” diye cevap vermiş küçük kız. Baba Yaga pencereden uzaklaştığında küçük kız kediye bir parça ciğer vermiş ve nereden kaçabileceğini sormuş ona. Kedi hemen cevap vermiş. “İşte, burada bir tarak ve havlu var. Onları al ve hemen kaç. Baba Yaga seni takip edecek; kulağın yerde olsun. Onun geldiğini işittiğinde havluyu yere at. Çok ama çok geniş bir nehir göreceksin aranızda. Baba Yaga nehri de geçip seni takip etmeye devam ederse, kulağın yine yerde olsun. Onun geldiğini işittiğinde bu kez tarağı yere at. Sık bir orman bitecek aranızda bu kez. Bu ormanı aşması mümkün olmayacak.

Küçük kız havluyu ve tarağı alıp koşmaya başlamış. Koştukça onu paramparça etmek isteyen köpekler peşine takılmış ama küçük kız köpeklere kemikler atmış ve köpeklerden kurtulmuş. Kapılar yüzüne kapanmış ama o kapıların menteşelerini yağlamış ve kapılardan kolaylıkla geçmiş. Huş ağacı küçük kızın yüzünü kirletmeye çalışmış, küçük kız ağaca kurdele bağlamış ve ağaç onun geçmesine izin vermiş. Bu arada kedi dokuma tezgahına oturmuş kumaş dokuyormuş. Doğrusunu isterseniz dokuma tezgahındaki ipliği karmakarışık etmiş kedi. Baba Yaga zaman zaman pencere kenarına gelip “Dokuma yapıyor musun canım yeğenim? Dokuma yapıyor musun tatlım?” diye soruyormuş. Kedi de alçak bir sesle “Dokuyorum Teyzeciğim. Dokuyorum tatlım,” diyormuş.

Baba Yaga aceleyle kulübeye koşmuş ve kızın gittiğini görmüş. Kediyi bir güzel dövmüş ve kızın gözlerini çıkarmadığı için onu azarlamış. Kedi, Baba Yaga’ya “Yıllarca sana hizmet ettim ama sen bana bir etli kemiği çok gördün ama o kız bana bir parça ciğer verdi,”demiş. Baba Yaga bu sefer köpeklere, kapılara, huş ağacına ve hizmetçisine dönüp onları da azarlamış ve dövmüş. Köpekler, “Biz sana yıllarca hizmet ettik ama sen bize bir parça iyi pişmiş eti çok gördün, oysa o kız bize kemikler verdi,” demişler. Kapılar da “Biz sana yıllarca hizmet ettik ama sen menteşelerimize biraz olsun su bile dökmedin, o kız bizim menteşelerimizi yağladı,”demişler. Huş ağacı “Ben sana yıllarca hizmet ettim ama sen bana bir ip bağlamayı çok gördün, o kız bana kurdele bağladı,” demiş. Hizmetçi de “Ben sana yıllarca hizmet ettim ama sen bana paçavra bezini bile çok gördün, o kız bana mendil verdi,” demiş.

Ve böylece kız tuzaktan kurtulup teyzesinin evine dönmüş, orada mutlu yaşamış.

Çeviren: Hakan Zaloğlu
Editör: Nuray Önoğlu
Rus masalı
Dinlemek için: https://anchor.fm/nuray-nolu

Bu masal https://coronagunlerindedunyamasallari.blogspot.com/ ‘dan alınmıştır.

Dutluk Dergi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin