Suriyelilerin Avrupa’ya entegrasyonu; Doğu mutfağı

Doğu mutfağını bilenlerin kalplere ulaşması kolay, sosyal ilişkilerde buzları eritmek için üçüncü bir dil.


Sığınmacı olarak bulundukları ülkelerde Suriyeli ellerin yaptığı yemeklerin lezzeti, yıllar önce geldikleri topluluklarla ilişkilerin buzunu eritti. Mülteciler sevilen doğu lezzetlerini yeni arkadaşlar edinecek bir araç olarak gördüklerinden, yemek yapmak doğu mutfağını bilenlerin kalplerine kolayca ulaşabilecekleri üçüncü bir dili temsil ediyor.

2015 yılında, Suriye’deki savaşın yoğunlaşmasının ardından göç dalgası zirveye ulaşmıştı. O dönemde Avrupa Birliği, farklı gelenek ve göreneklere sahip bir toplumda yeni bir hayata başlama umuduyla şişme botlarla hayatlarını riske atan çok sayıda sığınmacının ülkelerine gelişine tanık oldu. Daha da kötüsü, iletişim kurmanın bir yolu olan yabancı dil bilmeden bunu yaptılar.

Tek seçenek oydu

O zamanlar, mültecilerin büyük bir yüzdesi Almanya ve İsveç’delerdi ve bunların çoğu, özellikle hiç eğitim almamış insanlar yeni diller öğrenmek için çaba sarf ediyorlardı. Yeni öğrenme deneyimleri yaşamak istemeyen yaşlıların varlığının yanı sıra yeni gelenlerin mutfakta lezzetli yemekler yapmaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktu.

İsveç’in başkenti Stockholm’deki bir mülteci, genellikle popüler Suriye yemeklerini bilen bir İsveç vatandaşıyla iletişime geçene kadar, ülke sakinlerinin ülke falafel ve humus gibi popüler yiyeceklerden başka hiçbir şey bilmedikleri için çok şaşırdıklarını söylüyor.

İsveç’in kuzeydeki uzak bir köyünde yaşayan Suriyeli mülteci Samir Hamdan, köyünün soğuk havasına çok benzeyen bir sosyal hayat olduğundan söz etse de yine de kendisi ile çevresi arasındaki dostluk bağlarını geliştirmeye çalışıyor.

Böylece her yıl anneler günü vesilesiyle düzenlediği öğle yemeği için onlarca aileyi Halep ve Şam mutfağının birbirinden lezzetli yemeklerinin yer aldığı bir kutlamaya davet etmeye başladı ve bunu 7 yıldır sürdürdüğü bir gelenek haline getirdi.

Hamdan, “İsveçlilerle daha fazla iletişim kurmak ve bütünleşmek için iyi bildiğim bir yemek grubuna davet etmeye çalışıyorum. Suriyeliler hakkında medyada yer alan imajdan farklı bir imaj çizmek istiyorum. Kadınları kutlarken, kadınlara saygısı olmayan doğu halkları olarak tasvir edildiğimiz gibi olmadığımızı göstermek istiyorum” diyor.

Mülteciler için ev sahibi halk, kendi adına, onları entegrasyon araçlarını geliştiren çeşitli etkinliklere ve partilere davet ederek mutfağının uygarlığını tanıtmaya çalışıyor. Bunların en göze çarpanları arasında, tarçınlı bir parça kek veya fika denilen ve bir parça şeker serpiştirilmiş bir fincan kahve. Bu ülke halkının bugünlerde korumaya çalıştığı bir İsveç ritüeli. İsveçliler, diğer mültecileri veya komşuları, kendilerini daha fazla tanıtmak için İsveç mutfağının en seçkin yemeklerini içeren Yaz Ortası Festivali adlı bir partiye davet etmeye de hevesliler.

Angela Merkel ve mülteciler

Kültürlerarası buzları eritmek

Avrupalılar, ülkelerine gelen bu mültecilerin yemek çeşitliliğiyle dolu ve kendine özgü tatlarla harmanlanmış sebzelere dayalı Akdeniz mutfağı kültürünü aktarma becerisine duydukları hayranlığı gizlemiyorlar.

Almanya, Nürnberg’de yaşayan Suriyeli bilgisayar mühendisi Halil Vişah, yemek pişirme deneyiminden ve çeşitli vesilelerle yaptığı birkaç basit yemek ve hobinin, şans eseri doğu yemekleri sunan bir restoran için bir proje üzerinde çalışmaya başlamasına nasıl dönüştüğünü anlatıyor.

Vişah, “Almanya’ya geldiğimden beri, arkadaş ve çevre edinmeye, dil öğrenmeye ve ülkenin geleneklerini ve kültürünü tanımaya başladım. Bu da yakındaki bir restoranda hızlı bir iş fırsatı bulmama yardımcı oldu. Aynı restorana yatırım yapma fırsatını bulana kadar üç yıl işçi ve şef olarak çalıştım. Şimdi ise burada üç yıldır yatırımcıyım” dedi.

Vişah, doğu mutfağının lezzetli ve harika öğelerle zengin ve çeşitli olduğuna ve içindeki baharat ve karışımların Almanlar için Doğu’nun cazibesini ve kokusunu temsil ettiğine inanıyor. Vişah, “Yaptıklarıyla dikkatleri üzerine çeken, toplumun tüm kesiminin ilgisini çeken Almanya’dan Hollanda ve İsveç’e kadar Arap medeniyeti ve kültürünü harika bir şekilde yansıtan harika projeler yapan birçok Suriyeli ve diğer Arap milletlerinden insanlar var” diyor.

Halklar arasında haberci

Bu arada, Şam mutfağı genişliyor ve milyonlarca yerinden edilmiş insanın (2011’de Suriye savaşının başlamasından bu yana altı milyon Suriyeli yerinden edildi) her türde sofralarına taşınmasıyla daha popüler ve yaygın hale geliyor. Bu sayede Suriyeliler birçok ülkede adından söz ettirmeyi başarmış ve kendileri için büyük bir güven ve hayranlıkla karşılanan projeler başlatmış, bu yemekleri saraylara ve büyük konferanslara hazırlama fırsatı bulmuştur.

Almanya’da ikamet eden, diplomasi ve uluslararası ilişkiler okuyan ve Alman çevresinin büyük hayranlığıyla tesadüfen önderlik eden Suriyeli şef Melike Jazmati’ nin de aralarında bulunduğu, yemek pişirme dünyasında geniş bir üne kavuşan şahsiyetlerin isimleri çok kısa bir sürede ortaya çıktılar.

Döner ve Alman Parlamentosu

Şef Melike, Independent Arapça’ya parlamentoda servis edilen Suriye yemeklerinin başta Angela Merkel olmak üzere çoğu siyasi figür tarafından beğenildiğini anlatıyor. Şef, yemekleri tadınca içindeki malzemeleri soran Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bu yemeği kimin yaptığını sorduğunu ve Suriye yemeklerini, özellikle de döneri beğendiğini söylüyor.

Doğu mutfağı, birçok vesileyle ezici ve emsalsiz varlığını sürdürürken Şef Melike, Berlin Film Festivaline katılan Suriye yemeklerinin halklar arasında elçi olduğunu, insanlar arasındaki buzları erittiğini, bireysel ve halk kültürünün bir parçası olduğunu söylüyor.

Şef Melike doğu mutfağının büyük ölçüde beğenilmesinin sırrının sunumundan kaynaklandığını ve yemeğin yenilmesinde doğu yöntemleri ve gelenekleriyle uyumlu olan şeylerin batı toplumlarıyla uyumlu olmadığını söylüyor. “Örneğin firik pilavı, üzüm yaprağı sarması ve minsef gibi beğenilen yiyecekler bıçak ve çatal kullanılmadan yenilen yemeklerdir. Dolayısıyla bu durumun dikkate alınması gerekir” diyor. Devamla: “Bizim doğu mutfağını tadan Avrupalıların tepkileri gerçekten çok farklı. Onlar yemek tabağını daha hoş bir ifade ile sanat olarak tanımlıyor veya lezzetli yemeklere duydukları hayranlıktan dolayı adeta bir tablonun önünde durur gibi dikkatli duruyorlar” dedi.

“İtalya denince akla pizza gelir, keskin kokulu baharatlar ise Hindistan’ı anımsatır. Mutfak ülkenin ve toplumların bir yansımasıdır” diyen Suriyeli şef Melike Jazmati, örf ve adetlerdeki farklılıklara rağmen toplumlar arasındaki buzları eritmede başarılı olabilmek içen Suriyelilerin yeni toplumlarla kaynaşmalarını istediğini ve yemek pişirme amacının da bu kaynaşmaya yardım etmek olduğunu söylüyor.


Sizin Tepkiniz Nedir?

hate hate
0
hate
confused confused
0
confused
fail fail
0
fail
fun fun
0
fun
geeky geeky
0
geeky
love love
0
love
lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
win win
0
win

Dutluk Dergi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin