Adını Sen Koy

Yoga eğitimi süresince bedenimde değişimler gözlemlemeyi, esnemeyi, ters duruşları beklerken; bildiklerim, düşüncelerim ve duygularım tepetaklak olmuştu.


[3d-flip-book mode=”fullscreen” urlparam=”fb3d-page” id=”3094″ title=”false”]

Yoga eğitimi süresince bedenimde değişimler gözlemlemeyi, esnemeyi, ters duruşları beklerken; bildiklerim, düşüncelerim ve duygularım tepetaklak olmuştu. Hayata, insanlara ama en önemlisi kendime bakışım yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Bildiğim çoğu şeyi sorgulatacaktı bu eğitim bana, tahmin ediyordum ama ‘sevgi, aşk, mutluluk, cesaret, özgüven..’ gibi, anlamlarının herkesçe kabul gördüğünü düşündüğüm kelimeler bile yabancı gelmeye başlamıştı. Bunların tarifini tecrübelerime dayanarak ben mi yapıyordum, yoksa öğrenilmiş kelimeler üzerinden yaşadıklarıma isim mi takıyordum?

Hayattaki tek amacımız buymuş gibi bize dayatılan mutluluk kavramını düşünüyorum. Diğer duygularımızdan alacağımız hazları görmezden gelip, mutlu olmadan yaşanan zamanları hiçe saymamıza sebep olan bir kalıp. ‘Mutluluk doğası gereği anlıktır.’ diyor Berger. Yaşadığın her an gibi bu an-a da tutunmamalısın. Bugün, bu hafta mutsuz olabilirsin ama hayatın devam ediyor, tecrübe etmen gerekenler şu an için bunlar. Mutlu olmadığın zamanlar bir kayıp değil. Kendi kendime bunları söylüyorum. Kafanda hiç bir duyguyu yüceltme diyorum. Zaman sana neyi getiriyorsa kabul et.  Yeni hislerle, eldeki yeni bilgilerle ilişkilerimi sorguluyorum sonra. Arkadaşlık, aşk, aile..

Bazen sosyal medyada bununla ilgili komik paylaşımlar yapılıyor ama yazıldığı gibi yoga çiftleri ayırmıyor, ya da sandığınız gibi yoga yapmaya başlayınca arkadaşınız bir tuhaf olmadı..

Şahsen zaten şüphede olduğum konularda daha yüksek sesle konuşmaya başladım kendimle. Aşk mesela.

Çevremdeki ilişkiler, aşk adı altında yaşanan sömürüler, makul kabul edilen kısıtlamalar, kendinden verilen ödünler, ertelenen hayaller.. Eğer kavgasız, gürültüsüz, kıskançlığın olmadığı, herkesin kendi hayatını da yaşadığı bir ilişki görürseniz bunun adı ‘mantık ilişkisi’ , değil mi? Çünkü böyle aşk mı olur!

Evet, ‘benim için’ artık aşk tam anlamıyla böyle olur. Her bireyin öncelikle kendini sevdiği, kendi hayallerinin, amaçlarının, çabalarının olduğu, kimsenin birbiri için yaşamadığı, sadece hayatı paylaştığı ve bunların getirisi huzurlu bir ilişki.. Çekilen dizilere, yazılan şarkılara baksanıza.. Size empoze edilen aşk tanımına. Küs kalıp günlerce aramamalar, hırslar, kıskançlıklar, eğer beni seviyorsan..lar.

İnsan böyle bir ilişkide nasıl mutlu olabilir? Eğer ancak adına ‘aşk’ derse buna tutunabilir.

Artık daha net biliyorum ki çoğu şey gibi duyguların tanımı da yaşadığımız toplum, maruz kaldığımız kültür ile ilintili. Nasıl öğreniyorsak öyle uyguluyor ve öğretiyoruz. İçimizden geldiği gibi değil de gerektiği gibi yaşıyoruz. ‘Tuhaf ama bişey hissetmiyorum.’ diye bir cümle kuruyoruz bazen. Tuhaf olan bir şey yok aslında; herkesin şaşkınlığına ortak olmamıza, her kayıp için üzülmemize gerek yok belki de.. Kendini kandırmak bence yalanların en tuhafı ve tehlikelisi.

Yoga, çoğu insan tarafından sanılanın aksine oturduğumuz yerden kalbimizi açarak herkesi sevmeye çalıştığımız ve mutluluk içimizde diye tekrarladığımız bir ‘şey’ değil.
“Ön yargılarını, anlayışlarını ve önceden oluşturulmuş bilgilerini bir kenara koy.” diyerek sana öznesi ben olacak şekilde nedenini, niçinini sorgulatan ve sana seni gösteren, seni açığa çıkartan bir ‘öğreti’.

Bugün 5 dk.nı gerçekten kendine ayır. Televizyon izlerken, kitap okurken kendine ayırdığın zaman değil kastım. Gözlerini kapat, dünü, bugünü, yarını; olanları ve olacakları bi kenara bırak.

Senin için en önemli duyguları kendine açıklamaya çalış.

Mutluluk kavramı senin için ne ifade ediyor, üzüntü ne demek..?

Yaşadığın her şey özel ve bir anlamı var, anlamlarını sen keşfet.

Nasıl ki kendi yolunu çizmeye isteklisin, kendi sözlüğünü oluşturmak için de çaba göster.

Fonda da belki Turgut Uyar; “Denge”

Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum!