18 Ekim tarihinin kendisi ve eşi Murat Bey için bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Sema Oğuz Bey, o tarihte kendisinin kalp ameliyatı olduğunu eşinin ise ayaklarını o tarihte kaybettiğini belirtti. 18 Ekim tarihine hem kendisinin hem de eşinin acılarının ve sıkıntılarının sığdığını kaydeden Sema Oğuz Bey herkese umut aşılamak için kitabı kaleme aldığını söyledi. “Yeniden Doğmak Hayata” ismini verdiği kitapta engelli bireylerinin sıkıntılarını kendi yaşadıklarından ele aldığını söyleyen Sema Oğuz Bey, toplumun her kesiminin engelli bireylere saygı duyması gerektiğini dile getirdi.
Murat Bey: “Azimle hayata tutunmaya çalıştım”
Kitabın yazarı Sema Oğuz Bey’in eşi Murat Bey bacaklarını kaybetme süreciyle ilgili, “18 Ekim 2000 yılında yüksek gerilim hattına tutulup elektrik kazası geçirdim. Bu süreçten sonra kendim 18 kez ameliyat oldum. Bu süreç sonrasında şu anda iki tane diz altı protez bacak kullanıyorum ve vücudumun çeşitli yerlerinde yanık izleri oluştu. Ama hiçbir zaman kendime engelli deyip bir kenara çekilmedim. Bu süreçte azimle hayata tutunmaya çalıştım. Kaza geçirdikten sonra ilk başlarda hastane sürecinde tabi psikoloğum, daha sonra öğretmenlerim, tabi ki en büyük destekçim ailem, annem babam ve en son olarak da eşim oldu. Tamamen bana destek çıktılar. Kendi ayaklarım üzerinde durmayı her zaman başardığımı da düşünüyorum. Diğer engelli kişilerin de benim gibi ayakta durabilmesini, toplumdan uzaklaşmaması gerektiğini, hayata sıkı sıkı bağlanarak her şeyi başarabileceklerine inanmalarını istiyorum” diye konuştu.
Sema Oğuz Bey: “18 Ekim bizi buluşturdu”
Kitabın yazarı Sema Oğuz Bey kendisinin ve eşinin acılarını toplayarak kitabı oluşturduğunu söyledi. 18 Ekim tarihinin kendileri için önemli olduğunu vurgulayan Bey, “Eşimin ve kendimin tüm acılarını topladım ve bir kitap oldu. Eşimin, ailemin yazarı oldum ve kızıma da bir miras bıraktım. Kendim doğuştan kalp hastasıyım, yıllarca tedavi gördüm ve sonunda 2016 yılında bir kalp ameliyatı oldum. Sırf bir anne olabilmek için, bir evlada sahip olabilmek için ikinci bir ameliyatı kabul ettim. Eşimle hayatımızı daha önce birleştirmiş bir kader var. Bu kader ikimizin tüm acılarını aslında 18 Ekim tarihine koymuş. Eşim 18 Ekim 2000 yılında kaza yapmışken, ben de 2016 yılının 18 Ekim tarihinde kalp ameliyatımı oldum. Tüm acılarımız, sıkıntılarımız 18 Ekim tarihine sığmış oldu. Çok şükür hayatta hep mutlu olmak var. Yani güçlü olmak, sabırlı olmak var. Bunların sonunda alacağımız bir sürü ibretler var. Ben bu yüzden herkese umutlu olmalarını, güçlü olmalarını tavsiye ediyorum. Eşimin de dediği gibi eve kapanmadan insanların, onun, bunun ne dediğine takılmadan, kalıplara girmeden herkese güçlü olmanın, dik olmanın çok büyük bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Eşimle 2018 yılında evlendik, çalışmıyorum, ev hanımıyım. Eşim ve tüm engelli arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin duygularını ele aldım ve bir kitap yazdım. Onların duyguları bizim için çok değerli. Onlara duyacağımız çok fazla saygı olduğunu düşünüyorum. Ama unutmamak gerekiyor ki engel sadece uzuvlarla da değil. Yani kekeme birçok insan var, onların laflarını da tamamlamayarak aslında onlara saygı göstermiş oluyoruz. Daha bunun gibi yığınlarca örnekler var. Hayatı doya doya yaşamanın tadına varmamız gerekiyor, hayata hep yeniden doğmak gerekiyor. Bu yüzden hep güçlü kalmak gerekiyor” diye konuştu.
“Eşimin ve kendimin sıkıntılarını paylaştım”
Kitabında ele aldığı konular hakkında bilgiler veren Sema Oğuz Bey, “Kitabımda eşimin sıkıntılarından bahsettim uzun uzun. Eşimin geçirdiği ameliyatları, süreci, protez bacakla hayata yeniden başlamanın zorluğunu ve kolaylığını, buna alışma süresini, iş hayatından bahsettim. Derken kendime bağladım. Benim de geçirmiş olduğum ameliyat, tedavi süreçleri, değiştirmiş olduğum şehirler hep bunlardan var. Sonuç olarak bir anne olduğum için en tatlı bir şekilde kızıma bağladım. Çünkü büyük bir mükafat evimize geldi, bunun mutluluğunu paylaştım” ifadelerini kullandı.
“Engelli bireyler toplumun bir parçası”
Engelli olmanın hiçbir zaman utanç verici olmadığını söyleyen Sema Oğuz Bey, “Engelli olmak hiç bir zaman utanç verici değildir. Yani ortama girmekten asla çekinmeyin. İşitme cihazıyla hayata kulak asan onlarca insan var. Tekerlekli sandalye ile dünyayı döndüren insanlar var. Gerçekten daha bunların binlerce örnekleri var. Bu yüzden hiçbir zaman utanmayın. Utanmamak gerekiyor, güçlü olmak gerekiyor. Sizlere her zaman saygı duymak gerekiyor. Sadece sizler değil, çünkü hepimiz normal insanlar olduğumuz için toplum olarak birbirimize saygı duymamız gerekiyor. Utandırmamak lazım. Biz hepimiz bireyler olarak, ebeveynler olarak, tüm toplum olarak bunu yapmalıyız. Yani ben buraya nasıl yürüyerek geldiysem, normal araçtan inip buraya oturduğumda kimsenin dikkatini çekmediyse lütfen onlara da bakmamak, onları da normal görmek gerekiyor. En başta onları mutlu etmenin yolu bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim yüzümüzden, bizim bile isteyerek yapmasak bile uyguladığımız davranışlar onları eve kapatabiliyor, onların psikolojilerini alt üst edebiliyor. Bunları onlara yaşatmamıza hiç gerek yok. Bu yüzdene toplum olarak ilk önce saygı duymayı öğrensek çok çok iyi olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
Ömer Kantarlıoğlu – Umut Sayan
Kaynak: IHA