Serpil Çakır

Erkek Kulübünde Siyaset

Serpil Çakır’ın Erkek Kulübünde Siyaset başlıklı, ilk basımı 2013 yılında yapılan araştırmasının genişletilmiş ikinci baskısı Sel Yayınları tarafından geçen hafta piyasaya sürüldü. Araştırma Türkiye’de kadınların siyasete katılımını, bunun dinamiklerini, yaşadıkları sorunları ve bu sorunlarla baş etme yollarını sözlü tarih görüşmelerini de katarak okura sunuyor.


Serpil Çakır’ın Erkek Kulübünde Siyaset başlıklı, ilk basımı 2013 yılında yapılan araştırmasının genişletilmiş ikinci baskısı Sel Yayınları tarafından geçen hafta piyasaya sürüldü. Araştırma Türkiye’de kadınların siyasete katılımını, bunun dinamiklerini, yaşadıkları sorunları ve bu sorunlarla baş etme yollarını sözlü tarih görüşmelerini de katarak okura sunuyor.

Siyaset neden genel olarak dünyada bir erkek kulübü olarak işliyor? Soru kitapta çeşitli başlıklarda incelenmeye çalışılıyor. Bunun ilk boyutunda, kadın ve yurttaşlık tartışmaları ve özellikle de ulus devlette kadınlar var. Modern ulus-devletlerin inşası tartışmasına göz atarsak, ulus devletin aslen erkekler tarafından tasarlandığını, onları kapsayan bir proje olduğunu, yurttaşlık haklarının onlara verildiğini, siyaset yapan bir kurum olarak devletin kadınları ikincilleştirdiğini görürüz. Öte yandan cinsiyet ilişkileri uluslaşma süreçlerini şekillendirir. Kadın kahramanlar ulusların varlığa geliş mücadelelerinde önemli bir rol oynayabilir; kadınlara ulusu temsil etme bakımından bir misyon yüklenebilir; ulusun varlığını sürdüreceği bir gelecek yaratma mücadelesinde onlara ‘eş’ ve ‘anne’ olarak verilen görevler yurttaş olarak oynayacakları rolün önüne geçebilir.

Türkiye’de de, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi kadınlar siyasal karar mekanizmalarına kendi nüfusları oranında katılamamaktadırlar. Ancak kadın yurttaşlığının nasıl sınırlandığı sorusuna içerisinde bulunulan bağlamı göz önüne alarak bir yanıt aramak gerekli. Bunun için, belirli bir zaman ve mekan içerisinde geçerli olan, değişebilen hukuk yasalarını, siyasi kurumları ve mekanizmaları hesaba katmalıyız. Siyasetin erkek kulübü olması, bu dünyanın erkekler için tasarlanmış olması demektir. Özgül koşullar altında meclise giren kadın vekillerin karşılarına çıkan sorunlar, onların konuşan ve siyaset yapan özne olarak duyulma, işitilme, kabul edilmeleriyle ilgili olduğu kadar, onların kadın olarak var olma mücadeleleriyle de ilgilidir. Kitapta bu anlamda kadınların oy hakkı mücadelelerinden çeşitli ülke örnekleri yer alıyor.

Türkiye bağlamında düşünüldüğünde, Erkek Kulübünde Siyaset, bir yandan kadınların siyasi haklarını etkin bir biçimde kullanmaya çabalarken yaşadıkları deneyimlere, diğer yandan da ataerkil sistemin şekillendirdiği çeşitli yapılara ışık tutuyor. Cinsiyet rejimini, cinsiyet rollerinin ve sorumluluklarının politik tasarımı olarak tanımlıyor; devlet politikaları, uygulamaları örnekleniyor, siyasal partilerin kadınlara bakışı ortaya konuluyor. Hem devletin siyasi örgütlenişini cinsiyet açısından düşünmemize yardımcı olan tartışmaları gündeme getiriyor hem de kadınların deneyimlerini mercek altına alarak ve yorumlayarak siyasete kadın bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor.

Serpil Çakır

Meclis’te üç ayrı seçim döneminde, parlamentoya girmiş kadın vekiller ile yapılan görüşmeler kitabın odağına alınıyor. Feminist teorinin ve yönteminin açtığı yoldan ilerleyen araştırmacının, görüşmecileriyle kurduğu ilişkideki yakınlığı ve mesafesi bizim için son derece öğretici. Örneğin, onlar kendilerine destek olan en azından köstek olmayan kocalarına karşı duydukları minneti ifade ettiklerinde, çocuklarıyla ilişkilerinde yaşamak zorunda hissettikleri suçluluk duygusunu paylaştıklarında, araştırmacı, bize bu duyguların ne anlam ifade ettiğini düşündürüyor. Erkeklere göre örgütlenmiş bir dünyada kadınların başarılı oldukları zaman dahi ezildiklerini görmemizi sağlıyor. Kadınlar farklı toplumsal, tarihsel ve siyasal bağlamlarda devralınan miraslardan etkilenerek yurttaşlıklarını yaşamayı zorlayabiliyor ve verdikleri mücadele sayesinde yaşanmış bir yurttaşlık oluşturabiliyorlar. Bu mücadele içerisinde de bedeller ödeniyor; vekil olarak bile eşit olmak çok zor olabiliyor. Konuşan kadın olmak tepki çekiyor, daha suskun ve geri planda duran kadın ‘daha başarılı’ kabul ediliyor. Kadın vekillerin bilgileri, kapasiteleri küçümseniyor. Erkek vekiller onlarla nasıl rekabet edeceklerini bilemedikleri için kadınları aşağı çekmek için dedikodu silahına başvurabiliyorlar. Kısacası, Erkek Kulübünde Siyaset bize kadın vekillerle ilgili çok şey anlattığı gibi, kuşkusuz, onların da kendi durumlarını feminist bakış açısından görmelerini sağlıyor.