[3d-flip-book mode=”fullscreen” urlparam=”fb3d-page” id=”2164″ title=”false”]
Üç yıldır kaptanlığını yaptığı ve bir tür savaş oyununda uluslararası turnuvalara katılan e-spor takımı üçüncü kez üst üste şampiyonluğa ulaşmıştı. Ancak yorucu geçen yılın ardından başarılı bir sezon geçirmiş olmasının da keyfiyle muhteşem bir yaz geçirme planları kendisine gelen beklenmedik bir telefon ile suya düşmüştü.
Kendisini arayan ciddi sesli bir adam, yeni bir oyun şirketi kurduğunu hatta çıkış yapacakları oyunun bile hazır olduğunu ancak test edilmesi gerektiğini söylemiş ve kendisine reddedemeyeceği bir teklifte bulunmuştu. Adamın anlattığına göre uluslararası çapta başarı kazanmış oyunculardan bir takım oluşturulmuştu. Bu takımı sahip olduğu adada bir ay boyunca kampa alarak geliştirdikleri oyunu test ettirmek niyetindeydi.
Adam konuşmaya başlar başlamaz kafasında bu teklifi reddetmek için bahaneler aramaya başlamış olmasına rağmen hem kamp yapacakları yerin beş yıldızlı otelleri aratmayacak konforlara sahip bir ada olması hem de e-spordan hayatı boyunca kazandığı toplam paranın iki misli teklif edilmiş olması sebebiyle teklifi kabul etmeye karar vermişti.
Şimdi kendisini adaya doğru götürmekte olan özel teknede kafasında test etmek üzere olduğu oyuna dair çılgın fikirler dolaşıyordu. Sadece oyunun test aşaması için harcanan bu denli büyük masraf ve gizlilik onu oyuna dair çılgın fanteziler kurmaya itiyordu. Tekneye biner binmez önüne konan gizlilik sözleşmesi çok kapsamlı ve ciddi yaptırımları olan bir sözleşmeydi. Ancak harcanan emeğe duyduğu saygı sebebiyle zaten oyuna dair hiçbir gizliliği ihlal etmeyi düşünmediğinden, okumayı bitirdiği an imzalamıştı.
Adaya vardığında kendisi için hazırlanmış olan odanın, şirketin vadettiği üzere kendi konforu için hiçbir detay atlanmayacak şekilde düzenlenmiş olduğunu gördü. Doğru bir karar verdiğini düşündüğünden dolayı yüzüne yerleşen koca bir gülümseme ile odasının keyfini çıkarmaya başladı. Akşam olduğunda ise istemeyerek de olsa odasından ayrılarak ilk test oturumunun gerçekleştirileceği oyun odasına geçti. Bu odada diğer oyuncularla tanışma fırsatını da yakaladı. Diğer takım arkadaşlarının da kendisi gibi genç ve dinamik insanlar oluşturulmuş olması iyice keyfini yere getirmişti. Bir ay sürecek olan kampın çok eğlenceli geçeceğini düşünüyordu.
Tek bir bilgisayar tarafından yönetilen oyuncu bilgisayarları aynı anda oyunu çalıştırmaya başladı. Oyunun açılmasını beklerken, kulağındaki kulaklığa rağmen heyecanla çarpmaya başlayan kalbinin sesini duyabiliyordu. Oyunda her oyuncu, savaşçı bir robotu kontrol ediyor ve takım halinde kendilerine verilen görevi tamamlamaya çalışıyorlardı. İlk test günlerinde kendisine ve takımına bir askeri üssü ele geçirme görevi verilmişti.
Tam dört saat boyunca durmaksızın oyunu oynadıktan sonra takım olarak oyun içinde kendilerine verilmiş olan görevi başarıyla tamamlamışlardı. Oyun ise kusursuzdu. Hiçbir hataya rastlamadığı gibi grafiklerin gerçekçiliği akıl almazdı, gerçek bir robotu kontrol ederek gerçek sokaklarda ilerleyip gerçek bir askeri üssü ele geçiriyor gibi hissetmişti. Hatta oyun öylesine gerçekçiydi ki oyunda ölen düşman üs personellerinin gerçekçi tepkileri sebebiyle vicdani bir rahatsızlık duymaya başlamıştı. Ay sonunda yazacağı geri bildirimde oyundaki aşırı gerçekçiliğin oyuncular üzerinde yaşatabileceği etkileri ana madde olarak yazmayı düşünüyordu.
Gecenin geri kalanında ise başarılı bir test oturumunu geride bırakmış olan takımla birlikte sahilde ateş yakıp, şarkılar söyleyip, danslar ederek günün ilk ışıklarına kadar eğlendi. Ertesi gün öğle saatlerinde uyandı. Okyanus manzarasına karşı krallara layık bir sofrada kahvaltısını ettikten sonra her zaman yaptığı gibi gazetelerin internet sayfalarına göz gezdirerek dünyada yaşanan gelişmeleri takip etmeye başladı.
Dünyada yaşanan su krizi, sevdiği bir kitap serisinin sinemaya uyarlanacak olması, enginarın sağlığa faydaları gibi birkaç rastgele haberden sonra internet haber sitelerine son dakika olarak düşen bir haber ilgisini çekti. Geçen gece Ortadoğu ülkelerinden birinde bir askeri üs saldırıya uğramıştı. Ancak haberi açmak için görsele tıkladığında internet bağlantısı koptu. Kendisine yardımcı olması için görevlendirilmiş kişiye problemin kaynağını sorduğunda ise okyanusun ortasında izole durumdaki bir adada bulunmalarından kaynaklandığı bilgisi verildi.
Eğer haberi açmış olsa küçük bir tesadüf olarak üzerinde fazla durmayacağı haberi düşünmeden edemiyordu. Savaş oyunlarının insanların psikolojisi üzerindeki etkileri üzerine çok sayıda makale okumuştu. Bu tür oyunların bu tip olaylar karşısında insanları hissizleştirdiğini düşünen akademisyenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değildi. Geçen gece oynamış olduğu aşırı gerçekçi oyunun üzerine böyle bir habere tesadüf etmiş olduğundan dolayı haberi ve üzerinde yaratacağı etkiyi görmek istiyordu.
Ancak internet erişiminin olmaması bunu imkansız kılıyordu. Zaten kısa bir süre sonra odasının kapısı çalmış ve görevli bütün takım üyeleri için sörf dersi düzenlendiği bilgisini vererek isterse katılabileceğini söylemişti. Kulağa çok eğlenceli gelen bu aktiviteye katılmak için hızla mayosunu giyerek sahilin yolunu tutmuştu.
İkinci test oturumu için oyun odasına geçtiklerinde hala internet bağlantısının olmaması takım üyeleri arasında kısa süreli bir merak yaratmış olmasına rağmen, oyunculara oyunu internet üzerinden oynamadıkları birbirlerinin bilgisayarlarına da kablolu ağlarla bağlı oldukları için herhangi bir sıkıntı olmadığı bildirildi.
Takım olarak ikinci görevleri bir Afrika ülkesindeki diktatörün sarayını ele geçirmeleriydi. İkinci test oturumunu da herhangi bir oyun hatası yaşamadan ve oyun içi görevlerini başarılı bir şekilde tamamlayarak bitirdiler. Bu sefer takım arkadaşlarından birisi görev sırasında öldürülmüş ve oturumun devamını “game over” yazılı bir ekranın önünde geçirmek zorunda kalmıştı.
Her ne kadar takım arkadaşı akşamın devamında oyunun dışında kaldığı için bunun bir saçmalık olduğunu, kimsenin öldüğü an saatlerce devam edecek bir oyunun dışında kalmayı kabul etmeyeceğini söylese de o bunun tam tersi daha gerçekçi ve heyecanlı bir deneyim yaşattığını düşünüyordu.
Gecenin devamında yine takım olarak sabahın ilk saatlerine kadar kumsalda eğlendiler. Ertesi öğlen uyandığında yatağından kalkmadan önce epey oyalandı. Test oturumları sorunsuz devam ediyordu, ada ve odası rüya gibiydi, her ne kadar bunu çok kafaya takmasa da oyuncular arasında en çok puanı toplayan kişiydi. İçinden keşke bu kamp hiç bitmese diye geçindi.
Çalan telefonu ise keyfinin kaçmasına neden olacaktı. Telefonu açtığında kız arkadaşının hıçkırıklarla ağlamakta olduğunu fark etti. Sevgilisinin “Sınır tanımayan doktorlar” adlı sivil toplum kuruluşunda doktorluk yapmakta olan kardeşi dün gece Afrika’daki bir diktatörün sarayında öldürülmüştü. Ancak bunun sebebinin ne olduğunu anlayamadan telefon konuşmaları kesilmişti. Yine görevliye durumun sebebini sorduğunda hala devam etmekte olan internet kesintisinin de sebebi olarak gösterilen izole bir adada bulunmanın zorluklarını içeren bir cevap almıştı. Artık hem internet hem de telefondan yoksundu.
Bu sebeple odasını erken terk ederek deniz kenarındaki şezlongların yolunu tuttu. Havlusunu serip uzandığında iki takım arkadaşı aralarında sohbet ederek geldiler. Kendisine selam vererek yanındaki iki şezlonga kuruldular. Sohbetlerine dahil olduğunda test etmekte oldukları oyunun gerçekçiliği üzerine konuşmakta olduklarını anladı. Pek de ilgisini çekmediğinde sessizce şezlonguna uzanarak bu konuşmaya yalnızca kulak misafiri olarak katılma kararı aldı.
Ancak sadece birkaç cümle sonra duyduğu “ Oyundaki detaylar inanılmaz, yanlışlıkla bir doktor öldürdüm. Yakınlaşıp baktığımda ise detaylı bir şekilde “sınır tanımayan doktorlar” yaka kartını gördüm. Daha önce hiçbir oyunda böyle ince detaylar görmemiştim.” cümlesi şezlongunda doğrulmasına neden oldu.
Her ne kadar kendine “Saçmalama. Oynadığın oyunun internet bağlantısı bile yok.” dese de takım arkadaşına öldürdüğü doktorun adını hatırlayıp hatırlamadığını sormadan edemedi. Cevap olarak duyduğu isimle beraber kan beynine sıçradı. Takım arkadaşlarının meraklı bakışları arasında koşarak odasına gitti.
Başı ellerinin arasında saatlerce volta attıktan sonra kandırıldıklarını anladı. Oynadıkları oyunun bu kadar gerçekçi olmasının sebebi zaten gerçekleri gösteriyor olmasıydı. Kime hizmet ettiklerini bile bilmeden birileri adına oyun sandıkları katliamlar gerçekleştirmişlerdi.
Akşamki oturuma kadar nasıl devam edeceğine karar vermeye çalıştı. Eğer durumun farkına vardığını belli ederse öldürüleceğinden adı gibi emindi ama hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi devam etmesi demek bilgisayarıyla kontrol ettiği robotlar aracılığıyla katliamlar gerçekleştirmeye devam etmesi anlamına gelecekti.
Bütün günü yemeden içmeden vereceği kararı düşünerek geçirmişti. Akşamki oturumun vakti geldiğinde ise her zamanki gibi bilgisayarının başındaki yerini alarak oyuna başladı. Ancak bu sefer en önden ilerlemek yerine bütün takım arkadaşlarının gerisinde kalmıştı. Sonrasında ise arkalarından takım arkadaşlarına saldırarak teker teker robotlarını etkisiz hale getirmeye başladı.
Ekranında “game over” yazısını gördüğü takım arkadaşlarının sayısı artarken içeri giren yüzleri maskeli elleri silahlı adamlar, onu yaka paça odadan çıkardılar.