İstanbul
“Dilhun olurum yad-ı cemalinle senin ben”, “Yüzüm şen, hatıram şen”, “Nereden Sevdim O Zalim Kadını” ve “Ne Gülün Rengini Sevdim Ne de Bülbül Sesini” adlı unutulmaz eserlere imza atan bestekar ve yorumcu Bimen Şen, vefatının 78. yılında ardında bıraktığı eserlerle yad ediliyor.
Gaspar Dergazaryan adlı bir Ermeni rahibinin dördüncü oğlu olan Şen, 1873’te Bursa’da dünyaya geldi.
Babası, annesi ve kardeşleri musikiyle ilgilendiğinden Şen, müzikle dolu bir aile ortamında büyüdü. Henüz 8 yaşındayken, Bursa Ermeni Kilisesi’nde okuduğu dua ve ilahilerle dikkati çekti.
Çocukluğunda, Bursa’ya atanan yeni valiyi karşılama törenine giderek, “Safa geldin valimiz paşa/ Adaletinle çok yaşa” şarkısını okuyan Şen’in sesini çok beğenen vali, cebinden çıkardığı altın saatle kordonu Şen’in yeleğine taktı. Bu hediye, sanatçının müzik sevgisini pekiştirdi.
Bursa’yı 1884’ün başlarında ziyaret eden Hacı Arif Bey, sesini dinleyip çok beğendiği Şen’e, İstanbul’a gitmesini tavsiye etti.
Bimen Şen, yaptığı bir açıklamada, o günleri şu sözlerle açıklamıştı:
“Hacı Arif Bey’in teveccühünü kazanmıştım. Bundan o kadar gurur duyuyordum ki. İlk hocam odur. Bir gün, meşk ederken bana şunları söyledi: Musikiye karşı yaman bir istidadın var. Bu istidadını köreltmek istemiyorsan, filiz vermesini, çiçeklenmesini istiyorsan hemen İstanbul’a git. Başka türlü bu güzel sesinden istifade edemez, hayır göremezsin.”
Ailesinin karşı çıkmasına rağmen 1887’de henüz 14 yaşındayken İstanbul’a giden sanatçı, bir süre kilisede ilahiler okudu.
Bimen Şen, bir dönem sarraflık yaptı, bir yandan da tanınmış hocalardan ders aldı. Besteler yapmaya başlayan sanatçının eserlerinin sayısı gün geçtikçe arttı.
Dönemin ünlü sanatçılarından Tamburi Cemil Bey, Neyzen Aziz Dede, Şevki Bey, Kanuni Hacı Arif Bey, Rahmi Bey, Hanende Nedim Bey, Hacı Kirami Efendi ve Hacı Arif Bey ile müzik sohbetlerine katılan sanatçı, sohbetlerde öğrendikleri ve dikkate değer yorumlarıyla Türk müziğinin gelişmesine önemli katkılarda bulundu.
Yorumları Atatürk tarafından da beğenildi
Yorumları Mustafa Kemal Atatürk tarafından da beğenilen sanatçı, Ankara’da ve Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen çeşitli müzik etkinliklerine davet edildi.
“Yüzüm şen, hatıram şen, meclisim şen, mevkim gülşen” mısrasıyla başlayan kürdilihicazkar makamındaki şarkısının çok beğenilmesi üzerine, Şen soyadını aldı.
Besteleri I. Dünya Savaşı sonrasında dilden dile yayılan Şen, ileri yaşlarına kadar hanendeliğe devam etti.
Usta sanatçı, Hacı Arif Bey ile Rahmi Bey’in geleneksel üslubunu benimsemesine rağmen kendine has bir tarz ortaya koyduğu şarkılarında sağlam bir teknik yapının üzerine kurulu parlak üslubuyla dikkati çekti.
İlhamını daha çok güftenin kuvvetinden aldığını ve çoğunlukla gece yarısı beste yaptığını söyleyen, herhangi bir musiki aleti çalmayan ve nota öğrenmeyen Bimen Şen, 800’den fazla besteye imza attı.
Bimen Şen’in 220 civarında eserinin notasını Şamlı İskender ve Şamlı Selim yayımladı. Sanatçının eserlerinin bir bölümünü ise udi Arşak Çömlekçiyan ve Aleko Bacanos notaya aldı.
Sanatçının birçok şarkısının notaya alınmaması nedeniyle, yalnızca 250 civarında eseri bugüne ulaştı.
Kemençe virtüözü, musiki hocası ve araştırmacı Ruşen Ferit Kam, sanatçıyla ilgili yaptığı bir açıklamada şu bilgileri vermişti:
“Şişli semtinden başlayarak İstanbul surlarına kadar uzanan bölge içinde onun eserlerinden birini, hatta birkaçını bilmeyen, terennüm etmeyen bir insan tasavvur etmek pek güçtür. Şöhreti ve eserleri I. Dünya Harbi ve sonra onu takip eden mütareke yılları içinde, bütün İstanbul ufuklarını kaplamış olan bu bestekarımız, her sınıf halkın kendi zevkini okşayacak tarzdaki şarkıları ile çok sevilmiştir. O dönemdeki yeni bir eseri, bütün umumi ve hususi saz meclisleri içinde muhitinin en kuytu köşelerinden yükselen seslerini, en güzel ahenklerini bu eserin büyüleyici melodileri arasında bulurdu. Onun bu sanat ve sanatkarlık tılsımı, ölümüne kadar devam etmiştir.”
Uşşak, hicaz, saba, hicazkar, kürdilihicazkar, hüseyni, segah ve hüzzam makamlarında sevgi ve tabiat temalarını işleyen pek çok şarkı besteleyen Bimen Şen, 26 Ağustos 1943’te İstanbul’da yaşama veda etti.
Kaynak: AA