Rufat Ilgaz

Rıfat Ilgaz ve Son Yıllarda Türk Şiiri

Yarenlik adını taşıyan küçük bir şiir kitabı aldım, bir saatten az bir zaman içinde baştan sona kadar içindekilerin hepsini okudum, ondan sonra uzun uzun düşündüm. Bazı şiirleri tekrar okudum ve tekrar düşündüm.


Rufat Ilgaz

Yarenlik adını taşıyan küçük bir şiir kitabı aldım, bir saatten az bir zaman içinde baştan sona kadar içindekilerin hepsini okudum, ondan sonra uzun uzun düşündüm. Bazı şiirleri tekrar okudum ve tekrar düşündüm.

Beni günlerden ve haftalardan beri düşündüren bu küçük şiir kitabı genç şairlerden Rıfat Ilgaz’ın eseri.* içinde 1940-42 yılları arasında yazılmış 20 şiir var. * Yarenlik, yazan Rıfat Ilgaz, A. B. neşriyatı, 1943.

Türk şiiri son senelerde çok dikkate değer bir gelişme gösterdi. Şimdiye kadar memleketimizde bunun bir benzerini bulmak zordur. Sayısı 10’ları bir hayli geçen çok istidatlı gençler, geniş ve hür bir insanlık fikri etrafında, fakat hepsi kendilerine mahsus yeni namelerle Türk şiirinin en güzel örneklerini vermektedirler. Şöyle birkaç isim saymak isteyince insan kendini tutamıyor. Tabiatı yepyeni bir gözle gören, ne istediğini ve ne demek istediğini çok iyi bilen ve şiir tekniği bakımından belki en kuvvetlileri olan Mazhar Lütfü ile H. İ. Dinamo’nun yanında, zeki ve biraz mahzun A. Kadir, ince alaycı Orhan Raşit, velût ve lisana hâkim Suat Taşer, Fethi Giray, Ömer Faruk Toprak var. Şiirlerindeki başarıyı fevkalâde nefis bir hikâyesinde daha ileri götürmesini bilen Orhan Kemal var. Bunların hepsi, ayrı ayrı yazılara mevzu olacak kadar kuvvetli, ileri, zevkli şairler.

Fakat ben bugün yalnız bir tanesinden, Yarenlik kitabını neşreden Rıfat Ilgaz’dan bahsedeceğim.

Şair büyük mevzulara, palavralı şeylere hiç yanaşmamış, basit, gündelik hâdiselerden, apartıman kapıcılarından, kolculuktan yetişme bir memur olan babasından, sanatoryum arkadaşlarından, mahalle komşularından bahsediyor. Hemen bütün şiirlerinin mevzuu kendi küçük dertleri, arzuları. Amma hayret! Bunların hiçbiri sadece Rıfat Ilgaz’ın dertleri değil… Hepsi, hepsi geniş bir kitlenin, bir insanlığın dertleri. Sosyal şiir nedir diyenlere bu kitabı göstermek lâzım. En şahsî, en hususî şeyler nasıl cemiyetin malı olabilirmiş, insan kendi hasis dertlerinin dışına nasıl çıkar ve onları nasıl biraz yukarıdan, dudaklarında hazin bir tebessümle seyredebilirmiş… En basit kelimeler, en özentisiz tasvirlerle nasıl hayat dolu tablolar, koskoca bir cemiyet parçasını aksettiren manzaralar çizebilirmiş… Bütün bunları Rıfat Ilgaz’dan öğrenmek kabil. Hiçbir büyük lâf etmeden, gözlerimizde hassas yaşlar belirtmeye çalışmadan, kolunu makineye kaptıran Alişim’i hayalimizde canlandıran, Edirnekapı tramvaylarının yolcularını sade kelimelerle dile getiren, sanatoryumda tanıştığı dostunun ölümü üzerinde bizi saatlerce düşündüren, meyhane yarenliklerinde bütün bir neslin hazin romantizmini önümüze seren bu şair, kelimenin tam manâsıyla kudretli bir sanatkârdır. Onun asıl kudreti, ferdîlikten kurtulup cemiyetin malı olabilmesinde, kendi küçük dünyasındaki bütün şahsî meselelerin sosyal mahiyetini kavramasında ve bunları bir üçüncü şahıs bitaraflığı ile anlatabilmesindedir.

Yarenlik bize, bir sanatkârın fildişi kuleye kapanmadan da kendisini verebildiğini, hattâ daha fazlasını yaparak, kendisi ile beraber bütün bir cemiyet parçasını da eserlerinde aksettirmek suretile sahici sanatkâr, halk sanatkârı mertebesine ulaşabileceğini göstermiştir.

Bana sanat heyecanile dolu saatler yaşatan, kendisinin ve insanlığın dertleri hakkında gözümde yeni ufuklar açan şaire bütün kalbimle teşekkür ederim.

Sabahattin Ali-Yurt ve Dünya, (28), Nisan 1943