Bir yanı eksik, tam okunamamış, silik, kopuk, yarım, ancak insanın şiirsel duyuşunun izleriyle yüklü metinler her zaman ilgimi çeker. Bir çocuğun kendiliğinden dilinden düşen, doğaçlama, akıl öncesi cümleler kadar saf görünürler bana. Sanki zaman, modernist bir oyunbaz gibi devreye girmiş, bir vakit kirpisi gibi aralarında dolaşmış, iştahlı bir güve yapraklarını iştahla delmiştir o sayfaların.
‘Homerosçu İlahiler’ de böylesi bir kitap ve ‘arkaik çağın tarihsel bağlamı içinde’ (yaklaşık MÖ 6.-7. yüzyıllar) 33 ilahi/neşideden oluşuyor. Şairane ilhamı, ilahi olandan talep eden metinler olarak dikkat çekiyorlar. İlahi olan burada, Eski Yunan tanrıları olsa bile, asıl duygularının yoğunluğu bakımından öne çıkan öznelerdir. Çünkü bu metinler hangi temayı işlerse işlesinler, hissettirdikleri kutsala hürmet duygusunu önde tutuyorlar.
Erman Gören, metinlere eklediği notlar ve yorumlarla, arkaik çağ Yunan insanının kutsalı, ilahi olanda nasıl dile döktüğünü anlamamıza yardımcı oluyor. Bir tür Kitabı Mukaddes gibi değerlendirilen, heksametron vezniyle yazılmış ‘Homerosçu İlahiler’; ilk kez matbu olarak Avrupa’da 1488 yılında basılıyor. 20’nci yüzyılın başlarından itibaren de geniş çevrelerde ilgi uyandırıyor. Erman Gören, Hölderlin ve Rilke’nin şiirlerinde bu metinlerin izlerinin görüleceğine işaret ediyor.
Destansı bir karaktere sahip aynı zamanda ‘Homerosçu İlahiler’. İlk ortaya çıktıkları andan beri de ‘Tanrıların kralı Zeus ile Mnemosyne’nin (hafıza) kızları olan Mousa’lardan şairane ilham talep eden bir sesleniş’ taşıyorlar. Bugünün okuru, sonradan Hıristiyanlıkta, kutsal neşidelere/ilahilere evrilecek bu metinlerin şiirsel ruhunu duyabilmek için, arkaik isim ve göndermelerin dışında, şiirsel vuruşlara odaklanacaktır.
Bu bağlamda ‘kelime-dizen insanlardan hiçbiri/geçemez oranın ötesine gemiyle’ mısralarını okuduğu zaman, zaman ve mekânın dışına çıkacak, ruhsal bir yolculuk duygusuyla dizeleri adeta bugüne taşıyıp içselleştirecektir.
‘Bağları serpilir kendi kara salkımlarıyla, ‘seni teganni (bu sözcük seçimine dikkat, kutsal olanın tınısı duyulur çünkü) ederiz başlarken de bitirirken de/hatırlanmaz kutsal şarkı sana kulak vermeden.’
Klasik Yunan kültüründen aşina olduğumuz Dionysos, Demeter, Apollon, Hermes, Aphrodite, Zeus, Athena dahil 33 Tanrı/simge ile, şiirsel işleyişin nasıl kutsal olanla işlendiğini, sesleniş/yakarış kipinin düşmeden nasıl ayakta kaldığını izliyoruz kitapta.
Geçmişte, tanrılar çokluğuna sıkışmış varlığın ‘kasvetli karanlıktan/hem Tanrılar hem ölümlü insanlar için/muazzam bir mucize olarak’ nasıl çıkmak istediğinin de bir yorumu diye değerlendirilebilir ‘Homerosçu İlahiler’.
Metinlerin dipnotları ve geniş kavram ve kelimeler sözlüğü işin çetinliğini görmemize de hizmet ediyor. Antikçağda
Homeros’a atfedilmesinden dolayı ‘Homerosçu İlahiler’ olarak bilinen külliyat, ‘1920’lerden sonra sözlü şiir çalışmaları sayesinde farklı bakışlarla’ Batı’da yeniden incelemeye alınıyor.
Her okurun kendi ilgi alanına yeniden girebilecek izlerle dolu bu toplam, en çok da şiirle insan ilişkisini hep dert edinen şairler için okunmaya değer nitelikte.
Çeviren: Erman Gören
Yapı Kredi Yayınları, 2021
244 sayfa, 26 TL.