Hayallerinizi sadece gerçekçilik, hedefler ve planlar üzerine kurabilir, bir dünya mobilyaya, son model araba ve telefonlara, para, para ve daha çok paraya sahip olmayı düşleyebilirsiniz. Çocuklarsa biz yetişkinlerin yaklaşmaya bile cesaret edemeyecekleri bir güce sahipler; hesapsız kitapsız, özgürce hayaller kurabilme yeteneği.
Dallas Clayton, olağanüstü zihinsel ve duygusal yolculuklara çıkaran çizimlerle donattığı kitabı ‘Harika Hayaller’ ile çocuklara bu güçlerini, yetişkinlereyse bir zamanlar çocuk olduklarını hatırlatıyor. “Büyük ne kadar büyük olmayı hayal edebilirse sen ondan da büyük hayal kur” diyen yazar imkânsıza meydan okuma cesareti veriyor. Düş gücümüzü akılcılık, faydacılık gibi kaygılara feda edip çemberin içinde kalmak da elimizde önümüzde sonsuz yollar açabilecek milyonlarca ihtimale göz kırpmak da. Suya düşen hayalleri sessizce izlemek de mümkün, dünyada olan ve olmayan her şeyi değiştirebilmek için haykıran, çığlık atan, şarkı söyleyen yeni hayaller kurmak da.
Hayal hayaldir ve sadece bu yüzden bile güzeldir. Varsın roket motorlu tek boynuzlu at, karpuzdan sihirli gemi ya da elmas kaplı kanatlarıyla dans eden dinozor hayalimiz gerçekleşmeyiversin. Kim gerçekleşmeyen hayallerin bozulduğunu, eskidiğini ya da kaybolduğunu iddia edebilir ki?
Dallas Clayton
Çeviren: Berrak Kayaoğlu
Altın Kitaplar, 2021
64 sayfa, 25 TL.
HAVALI DEDEKTİF OPERADAKİ HAYALETE KARŞI
Yakası her daim yukarı kalkık trençkotu, meyve desenli kazakları, siyah fötr şapkası, aldırışsızlığı, kısık bakışları ve hassas kalbiyle en havalısından bir özel dedektif. Üstüne güçlü bozayı içgüdüleri ve sadık sekreteri Bayan Çilekreçeli’ni de eklersek Dedektif Bogart’ın çözemeyeceği gizem, hakkından gelemeyeceği suçlu az bulunur. Hatta işin içine hayaletler karışsa bile.
Hayalet demişken hemen meseleye girelim ve o gün Bogart’ın kapısını çalan Bay Şişkin’e kulak verelim. Kendisi kasabaya yeni gelen Sarmaşıkgülü Kumpanyası’nın opera yönetmeni. Bir hafta sonra ‘Figaro’nun Düğünü’ sahnelenecek ve söylediğine bakılırsa operada oyunculara musallat olan bir hayalet var. Bogart’ın tavrıysa net: “Hayalet diye bir şey yoktur.”
Madem bu kadar kendinden emin, o zaman provalar esnasında sis makinesinin nasıl kendi kendine çalıştığını, spot ışıklarının nasıl paldır küldür düştüğünü, sislerin arasında yankılanan kahkahaları kimin attığını da çözmesi gerekiyor. Üstelik benzer olaylar aynı gece kendi evine de sıçrıyor. Yoksa Bogart hayaletlerin varlığına inanmamakta acele mi ediyor?
Zeynep Alparslan su gibi akan kurgusu ve şahane tasvirleriyle daha ilk cümlelerde yakalıyor okuru. Sonrası Bayan Çilekreçeli ve Bogart’ın tatlı atışmalarıyla renklenen, bol kahkaha attırıp ara sıra anılara daldıran, elden bırakmanın mümkün olmadığı bir macera; hayaletli, gizemli ve heyecanlı.
Zeynep Alparslan
Resimleyen: Melike Tan
Final Kültür Sanat Yay, 2021
80 sayfa, 12 TL