[3d-flip-book mode=”fullscreen” urlparam=”fb3d-page” id=”2137″ title=”false”]
Yüksek Doz Serisi, hayal gücü evreninde yıllarca birlikte yol almış bir grup tutkulu okur ve yazarın, birlikte üretme hevesiyle ortaya çıkardığı bir çalışmadır. Ülkemizin edebiyat ikliminde bilimkurgu, fantastik gibi alternatif türlerin mazisi uzun sayılmaz. Sebebi, roman sanatının Batı’dan bize doğru yol alış dinamiğiyle hemen hemen aynıdır ve genellikle toplumsal temellidir. Ne var ki internetin iletişim olanağını artırması, paylaşım ortamında devrim yaratması ve küresel etkileşimi mümkün kılması bazı adımları kolaylaştırıp hızlandırdı. Bu şekilde kültür çevreleri çeşitlendiği gibi, yazıp çizen insanların söz söyleme arzusu da alevlendi. Özellikle ülkemizde gerçekçi edebiyatın dışında alternatif türler daha gür filizlenmeye koyuldu. Orkun Uçar’ın 2000’lerin başında, tam da böyle bir atmosferde kurduğu Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü birçok genç yazarın buluşma noktası haline geldi ve bir üretim, aynı zamanda eğitim portalı işlevi gördü.
Kulüp aracılığıyla birçok yetenekli yazarla tanışıp yıllar süren dostluklar kurduk, onlardan biri de Funda Özlem Şeran. Funda’yla katıldığımız Mutant Serçe isimli YouTube kanalında, alternatif kurgu türlerinin Türkiye’de ne yapıp ettiği üzerine konuşurken Orkun Uçar da yayına bağlandı. Kısa süre sonra, bir Xasiork geleneği olarak, heyecan verici bir proje fikri kendiliğinden gelişti. Her yazar güneş sistemimizin beş yüz yıl sonrasını kendi hayal gücü ve öngörüsüyle kurgulayacak, eserini kısa roman formatında kaleme alacaktı. Kısaca, okumayı sevdiğimiz türden kurgular yaratıp bir kez daha geleceği düşleyecektik.
Vakit kaybetmeden harekete geçtik. Ana hatlarını belirleyip duyurusunu yaptıktan sonra yirmi beş yazar projeye katılım gösterdi. Kimi zamanla ayrıldı, kiminin eseriyse elendi. Nihayetinde elimizde kalan beş kısa roman üzerinde ciddi bir çalışmaya giriştik. Bu tür projeler katılımcılarını motive etse de buz dağının görünmeyen kısmında zorlu bir sürecin beklediği kestirilebilir. İşin aslı, birbirinizi yıllardır tanısanız da ortak çalışmalar oldukça zordur, yer yer çatışmalara gebedir. Özellikle projenin başından sonuna kadar onunla ilgilenecek olanlar sizlerseniz. Eserleri hem konu hem de yapısal anlamda eleştirel bir bakışla ele almak ve buna göre düzeltmeler yapmak zevkli olduğu kadar yorucu bir uğraştır.
Kısa romanlarımızı yazıp kenara çekilmeyi, sonrasını bir editör kadrosuna bırakmayı tercih etmedik, başından sonuna dek sürecin içinde yer aldık. Kitabı en küçük bir maddi hatadan bile arındırmak için eserleri tekrar tekrar okuduk. Acımasız eleştirilerimizi birbirimize yöneltmekten geri durmadık, çünkü ortaya çıkacak ürünün gerçekten de okumak istediğimiz kitaplardan olmasını istedik. Kısa romanların güçlü durması, her birinin farklı bir lezzet, duygu, heyecan yaratması gerektiğinin inancıyla çalıştık. Bilimkurgunun bize sağladığı tüm esnekliği, aykırılığı, kurgunun limitlerini zorlayarak kullanmaya çalıştık. Her sayfası içimize sindikten sonra Altın Kitaplar’a teslim ettik.
İlk kitap Yüksek Doz Gelecek’te Orkun Uçar, Funda Özlem Şeran, Umut Altın, Gökcan Şahin, Serdar Yıldız imzası taşıyan beş kısa roman yer aldı. Güneş sistemimizin gelecek senaryolarına Dünya, Ay, Mars, Satürn, Venüs, uydular ve uzay boşluğundan farklı hikaye ve karakterler aracılığıyla dokunuşta bulunduk. Beş kısa romanın bir kitapta derlenmesi, eserlerin bilimkurgu türünde olması yazarları kadar okuru da heyecanlandırmış olacak ki geri dönüşler güdüleyiciydi, bu da bize yola devam etme gücü verdi. Serinin ikinci kitabının hazırlıkları başladığında farklı bir tema seçtik, bu kez distopya türünde yazacaktık. Süreç ilk kitapta olduğu gibi aynı titizlikle yürütüldü. Yüksek Doz Çürüyüş raflara girdiğinde, bu kez Orkun Uçar, Umut Altın, Kadim Gültekin, Cem Can ve Mert Süğlün imzası taşıyan ve yine beş kısa romandan oluşan dev bir eser daha okurla buluştu. Serinin iki kitabı da kısaca böyle bir çalışma temposu ve anlayışın ürünüdür.
Yazın sanatında özellikle bilimkurgu gibi türler karamsarlık değil yeni umutlar üzerine yoğunlaştığından daha çarpıcı sonuçlar elde eder. Dünya her geçen gün hızla değişiyor ve bu durum ister istemez insanlar üzerinde bir uyumsuzluğa yol açıyor. Bir toplum için sıradanlaşan teknolojik gelişmeler bir diğeri için ulaşılmaz olabiliyor. Çağı yakalama isteği ve insanın dünyadaki konumuna yönelik yorumlamalar edebiyat, sinema, müzik gibi sanat dallarında ve mimaride kendine yer bulabiliyor. Gelecek düşüncesi, nefes aldığımız gezegende yaşanan olumlu-olumsuz tüm olaylar veya kargaşayla aynı frekansta yol alıyor. Bilimkurgu okumak ve yazmak tüm bu katmanları bir arada düşünmek anlamı taşıdığı için geçmiş, şimdi ve geleceğe dair dünya tasvirleri böylelikle daha kolaylaşabiliyor. Bu şekilde hayal gücü özgürleşiyor. Yüksek Doz Serisi, okuru için yeni pencereler açıp, var olan ancak bir yerlerde saklı sonsuz sayıdaki gelecek hikâyesine temas edebilirse amacına ulaşmış olacaktır.
Serinin her kitabında farklı temaları ele almak hayal gücü evreninde heyecan dolu, özgürce dolaşabildiğimiz yollara sapmamıza imkân tanıyor. Sıradaki durağımızda post-apokaliptik eserlerin yer almasına karar verdik, bu yönde çalışmaya başladık bile. Sonrasında belki polisiye veya daha farklı türlere el atacağız. Bu tarz projelerin devamı okurun ona gösterdiği ilgiyle mümkün. Türkiye’de hem ekonomik göstergelerin hem de bundan doğrudan etkilenen yayıncılık sektörünün durumu dalgalı görünse de yeni dünyalar hayal etme motivasyonunu hiçbir şey durduramaz. Hayal kurmaktan, sorgulamaktan, eleştirel düşünmekten vazgeçmeyen, geleceği düşleyen herkesle birlikte üretmek ve paylaşmak heyecanımızın sürekli olmasını her şeyden çok istiyoruz.
Yazan: Yüksek Doz Ekibi