Philip-K.-Dick

Philip K. Dick’in Albemuth Özgür Radyosu


[3d-flip-book mode=”fullscreen” urlparam=”fb3d-page” id=”2220″ title=”false”]

Albemuth Özgür Radyosu, Philip Kindred Dick tarafından 1976 yılında yazılmış ve ölümünden sonra 1985 yılında yayımlanmış distopya türünde bir romandır. Yer yer otobiyografik değerlendirmelere sahip romanın başkahramanlarından birisi de yazarın kendisidir.

Philip-K.-Dick

Philip K. Dick, sıra dışı yazarların başında gelmektedir. 1928 doğumlu Amerikalı yazar birçok meslek dalında çalışmış olsa da sallantılı hayatı bir türlü düzene girememiştir. Beş kez evlenen yazar, evliliklerinin bir döneminde yazma konusundaki üretkenliğini sürdürürken evliliği bitmeye yüz tutmaya başladığında yazmakta zorlanmıştır. Bu süre içerisinde boşanma ve evlenme döngüsü yeniden başlatmıştır.

PKD, kısacık hayatına 44 roman ve 121 hikâye sığdırmıştır. Romanlarının ve hikâyelerinin büyük çoğunluğu kendi alanlarında birer kült esere dönüşürken birçok sinema filmine de ilham vererek sinemada bilimkurgu türünün söz sahibi olmasına katkı sağlamıştır. Eserlerinden uyarlanan başlıca yapımlar ise şunlardır: Blade Runner (1982), Total Recall (1990), Screamers (1995), Minority Report (2002), A Scanner Darkly (2006), The Man in the High Castle (2015-2016), Radio Free Albemuth (2010)

PKD’nin kalemini bilimkurgu türünde özel kılan başlıca neden ise sahip olduğu uyumsuz ruhudur. Melankoli ve şüphe onun hayatının merkezinde yer edinip kökleşirken, eserlerinde bu durumu işlemekten çekinmez. Birkaç kez giriştiği başarısız intihar denemeleri onun gerçeği kavrayışını da etkilemiştir. Tüm hayatını uyuşturucu, buhran, psikotik ilaçlar ve sanrılarla geçiren yazarın eserleri bu bakımdan birer otobiyografik özellikler barındırmaktadır.

Gelelim Albemuth Özgür Radyosu’na. Yukarıda da bahsi geçtiği gibi bu eserde yazarın bizzat kendisi bir karakter olarak kitapta yer edinmiştir. Kitap, temelde baskıcı ve distopik bir Amerikan rejimine savaş açmış Nick Brady ve arkadaşı Phil (Philip K. Dick) üzerinde odaklanmaktadır. Phil, roman içinde de bir bilimkurgu yazarı olarak söz alırken ikiliye daha sonra Silvia adında bir genç kız da eşlik edecektir. Brady’nin değişen ruh sağlığı ve uzaydan radyo yayını yapan bir uydu ile iletişime geçmesi onu baskıcı rejim karşısında açık hedef haline getirecektir. Yazar burada duygularını dile getirirken zaman zaman Roma’ya dek uzanarak tiranlıkları anlatma yoluna da gitmiştir.

İlk anda sıradan bir bilimkurgu hikâyesine sahip roman, çok geçmeden PKD’nin sanrılı bilincinin ete kemiğe bürünmüş hali olarak karşımıza çıkıyor. 1947-1948 yılları arasında George Orwell tarafından yazılan 1984 romanına ait atmosfer, bu romanda da kendini gösteriyor. Yazar bu durumdan rahatsız olmadığını Albemuth Özgür Radyosu’nda şu sözlerle ifade ediyor:

Benden karımı gözetlememi istediler. 1984’deki gibi insanların birbirlerini gözetlemelerini sağlıyor ve toplumu parçalıyorlar.

Bu satırlar Albemuth Özgür Radyosu’nun bize vaat ettiği dünyanın anahtarını uzatıyor adeta. Artık PKD evreninde hiç kimse güvende olamaz. Gizli bir komünist olarak resmettiği devlet başkanı Ferris F. Fremont’un önderlik ettiği ABD rejimi, aynı zamanda bizi alternatif bir gerçekliğe de taşıyor. Amerikan Halklarının Dostu adı verilen muhbir bir örgütlenme (AHD) aracılığı ile kitleleri adım adım kıstıran ve düşman olarak ilan edilen insanların buharlaştırılması ile son bulan politik kovalamaca roman boyunca hiç hız kesmiyor.”Buharlaşma,” yani muhaliflerin bir anda sorgusuz sualsiz ortadan kaldırılması durumu ise akıllara yine 1984 romanını getirmektedir. G. Orwell’ın anlattığı baskıcı rejimde de tıpkı burada olduğu gibi rejim için tehlike unsuru olan kimseler, geçmişleri ile birlikte ortadan kaldırılıyordu.

Nick Brady aracılığı ile konuşan ve kadim zamanlardan beri dünya halkları için iyilik ön gören bir Yapay Zekâ radyo dalgası insanları ve toplumları özgürleştirme ve insan neslini sağlıklı kılmayı amaçlamaktadır. Ancak Brady aracılığı ile konuşan Valis Sistemi kimi zaman yüksek teknolojili birer varlık iken kimi zaman bir tanrıya dönüşmekte. PKD’nin kendine has tanrı inancı ile harmanlanmış bu sistem anlatılırken yer yer dini referanslara da göndermeler yapılıyor. Komünizme karşı yürütülen bu süreçte Amerika’nın bahsedildiği kadar özgür olmadığı ve devletin halka rağmen çalışarak halkı sömürdüğü ve çoğu kere de halk düşmanlığı yaptığının anlatıldığı romanda satır aralarına yakından bakıldığında PKD’nin kişisel hayatının da ne derece zorluklara sahip olduğunu görüyoruz.

Öncelikle onun aklında yer edinmiş tanrı kavramı ile ilan edilmiş kutsal kitapların örtüşmediği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Bütün hayatı boyunca devlet tarafından takip edildiğini düşünen PKD, Özgür Amerika hayalini dile getirmek için sıklıkla soğuk savaş dönemlerine ve kimi zaman da Sovyetler Birliğine taşlamalar yapmakta. Ayrıca diğer romanlarında olduğu gibi bu eserinde de karakterlerinin köşeye sıkışmalarına, çaresizliklerine, delirmelerine, gerçeklik algılarını yitirmelerine yakından tanıklık ediyoruz.

Albemuth Özgür Radyosu, 6.45 Yayınlarına ait 2001 basımında Hakan Aytutucu çevirisi ile çıkmışken; 2015 yılı yenilenmiş baskısında M. Kamil Utku çevirisini görüyoruz. Her iki çeviride de anlam bozukluğuna yol açacak herhangi bir hata bulunmuyor. Kapak tasarımı konusunda ise 2001 yılında yapılan baskının çok daha başarılı olduğunu vurgulamak gerekir.

Özetle PKD, yalnızca bir bilimkurgu yazarı değil aynı zamanda aykırı, kasvetli ve karanlık zihinlerin de birer ressamıdır diyebiliriz. Onun romanlarını ve hikâyelerini tek başına bir alanda sınıflandırmaya tabi tutmak elbette zor olacaktır. Bu anlamda onun eserlerini okumanın yanı sıra eser uyarlamalarına da göz atmanın faydalı olacağı kanısındayım.