Ercüment Ovalı Olayı Son Durum

Sosyal medya Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile ilgili kara mizah örnekleriyle dolu. Bu, yerli Covid 19 aşısında geldiğimiz durumu da gösteriyor. Keşke, "Olmasaydı sonumuz böyle."


Prof. Dr. Ercüment Ovalı COVID-19’a karşı yerli ilaç geliştirmek için karantinaya girmiş ancak sonucunda önerdiği Dornaz Alfa isimli ilaç halihazırda Yeni Zelanda’da kullanımda olması nedeniyle hayli eleştirilmişti. Şimdi yeni bir linç ile karşı karşıya ve bunun nedeniyse Covid 19’a karşı kullandığı iddia edilen kokteyl ilaç. Sırayla olaylar şöyle gelişti:

Her şey 25 Aralık’ta sosyal medyaya düşen bir haberle başladı. Covid 19’a karşı  yerli aşı çalışmalarını yapan Prof. Ercüment Ovalı’nın koronavirüse yakalandığı akciğerlerinin 72 saatte tertemiz olduğunu ve 5. gün evine gittiği yazıldı. Haberler internet sitelerinde hemen hemen hepsinde şöyle yer buldu:

Ve ardından sosyal medya çalkalanmaya başladı.Ovalı’ya zaten kızgın olan bazı sosyal medya kullanıcıları şunları yazdı, çizdi, görselleştirdi:

Eleştirilerin dozunun epey arttığı oldu:

 

Derken Ovalı’nın açıklamayı özel bir toplantıda yaptığı ortaya çıktı.  26 aralık Tarihli Yeniçağ Gazetesi haberine göre Beşiktaş’ın eski yöneticisi Prof. Dr. Mete Düren Whatsapp grubunda yaptığı paylaşımla Ovalı’nın korona olduğunu yazdı ve Ovalı’nın ciğerlerindeki virüsü kendi ürettiği aşıyla iki günde iyileştirdiğini açıklamış haber oradan yayılmıştı.

Prof. Dr. Ovalı’nın yemekte arkadaşlarına, “Bizim yaptığımız kokteyl antikor var. Bakanlık buna ruhsat vermedi ama ben korona virüs oldum, 5 gün önce. Akciğerlerim tutuldu, diğer ilaçların etkinliğine inanmıyorum ve reddettim. Kokteyl antikor ile akciğerlerim 72 saatte tertemiz oldu, 5. günde evime döndüm” dediği iddia edildi.

Ovalı’nın katıldığı özel bir yemekte yaptığı konuşmayı not alan Beşiktaş’ın eski yöneticilerinden Prof. Dr. Mete Düren bunu yakın çevresinde yayınladı. 

O KONUŞMA ŞÖYLE:

1- Kendi aşı çalışmaları, hayvan deneylerini tamamladım. Sağlık Bakanlığı’ndan insan çalışması için onay alındı, en kısa zamanda Yeditepe Üniversitesi bünyesinde deneme çalışmalar başlayacak. Fare deneylerinde etkinliği çok yüksek bulmuşlar. Şu an itibari ile üretimi tamamlanmış 25 Milyon doz aşıları mevcut.

2– mRNA aşıları kolay üretilen, ucuz, aşılardır. Ancak otoiümün hastalık oluşturma riskleri fazladır. Bugüne kadar kanser için çalışmalar vardır ancak enfeksiyon hastalıkları deneyimimiz dünyada bile yok. Bu aşıyı deneyen 30.000 kişinin 4’nde yüz felci oldu.

3 milyar insana bu aşıyı yaparsanız 400.000 hastada yüz felci vb. sorun olacaktır, bu sayı azımsanacak bir sayı değildir.
Bu nedenle iki sene gibi uzun süreli klinik takipler tamamlanmadan yapılmasını önermiyorum.

Çin aşısı ise daha önceki geleneksel aşı yöntemi olan ölü virüs aşısı olduğundan Faz 3 çalışması yapılmadan yani klinik deneyler tamamlanmadan güvenli olarak kullanılabilir.

3- AstraZeneca VE Rus aşısı Adenovirüs virüs aşısı.

Çok ucuz, en güçlü aşı ancak bunun da uzun vadede yan etkileri bilinmiyor, bu aşının da kanser ile ilgili çalışmaları var.
Enfeksiyonda ne yapacağı bilinmiyor.

4- Çin aşısı ve diğer ölü virüs aşılarında geçmiş geleneksel aşı deneyimi var, grip aşısı gibi pek çok aşı bu yöntemle yapılıyor. Adjuvansız grip aşıları 400-800 TL iken adjuvanlı grip aşıları 150 TL. Bu nedenle koruyucu madde eklenerek etkinliği artırılıp, maliyeti düşürülüyor. Aşı karşıtları bu koruyucuların yan etkileri nedeniyle kampanya yaparlar.
Ancak DSÖ standartlarına uygun olmayan hiç bir aşı üretilemez. Pandemi döneminde koruyucu kullanmadan aşı yapmak maliyet nedeniyle mümkün değil. Bu nedenle biz kas içine değil deri içine kullanılacak olan, içinde koruyucu olmayan ve 10 kez daha etkili bir aşı geliştirdik. 1-2 ayda klinik testler bitecek ve Mayıs ayında piyasaya vereceğiz.

5- Dünyada bir yıl içinde ancak 2,5 milyar doz aşı üretilebilir. Bunu da 4 devlet kapatmıştır. Kanada nüfusunun 9 katı, ABD 5 katı aşı siparişi verdi. Çünkü aşılar ancak 6 ay koruyucu olacak. Bu nedenle 6 ayda bir aşı olmak gerekecek.
Mutasyonlar aşının etkinliğini azaltacak, mutasyon artar ve devam ederse ilk üretilen aşılar çöpe gidecek ve her yıl mutasyona göre yeni aşı üretilmesi gerekecek. Parça parça aşılama ile pandemi sonlanmaz ve mutasyon önlenemez.
28 gün tüm dünya kapanmalı ve aşı aynı anda yapılmalıdır.

6- İlaç olarak şu anda dünyada 3 ilaç önemli gelişmeler gösteriyor. Bir de bizim yaptığımız kokteyl antikor var,
Bakanlık buna ruhsat vermedi ama ben korona virüs oldum, 5 gün önce. Akciğerlerim tutuldu,
diğer ilaçların etkinliğine inanmıyorum ve reddettim. Kokteyl antikor ile akciğerlerim 72 saatte tertemiz oldu, 5. günde evime döndüm.

7- Aşıların etkinliğine gelince bizim aşı da dâhil % 90’ların çok abartılı olduğunu düşünüyorum.
mRNA aşıları 90 olmasa bile en yüksek etkinliğe sahip olacak.
Çin aşısı ve bizim gibi diğer ölü aşılar ise % 70 civarında bir etkinliğe sahip olur diye düşünüyorum.
Aslında % 50 ve üstü yeterlidir.

8- Türkiye’deki diğer aşı çalışmalarını sordum. Kendileri dâhil 6 çalışmanın çok iyi gittiğini, en önde Kayseri Erciyes Üniversitesi aşısının olduğunu söyledi. Biz bir kaç ay Bakanlık tarafından engellendik, sonra aramız düzeldi,
şimdi iyi gidiyoruz. Bizim aşının şişeleme işlemlerini bakanlık yapacak.

9- Kendisine COVİD geçirmeseydi ne aşısı olacağı soruldu?
Önce Çin aşısı, 6 ay sonra ilk çıkan Türk aşısı dedi. Aşının artık ulusal bir sorun olduğunu, pandemiden kurtulmanın ulusal aşı ile mümkün olacağını yoksa kimsenin kimseye aşı vermeyeceğini belirtti.

10- Son olarak maske ve mesafe kuralına bir de gözlüğün eklenmesinin önemli olduğunu söyledi. Çin’de yapılan çok örnekli bir çalışmada Çin vatandaşlarının normal koşullarda % 30 unun gözlük taktığını ancak pandemide yoğun bakıma yatan hastaların ise yalnız % 5’nin gözlük taktığı saptanmış. Bu nedenle görme kusurunuz yoksa bile basit, plastik gözlük takmanın avantajlı olacağını ifade etti.

Bu konuşmayı yayınlayan Beşiktaş’ın eski yöneticilerinden Prof. Dr. Mete Düren ise “Prof. Dr. Ercüment Ovalı’yı dinleme fırsatı buldum. Kendisi bildiğiniz üzere Türkiye’de aşı çalışmalarını ilk başlatan ekiplerden birinin başında çalışmalarını sürdürüyor. Ercüment Hocamıza hem inanıyor hem de güveniyorum.
Yaklaşık 2 saat süren konuşması ve soru yanıt bölümünü not alarak izledim. Televizyona çıkan öğretim üyelerinden daha net ve daha açık ve ezber bozan şekilde pandemi sonuçları ve aynı zamanda aşı ve ilaç çalışmaları hakkında önemli bilgiler edindim” 
diye açıklamada bulundu.

Ovalının Yeniçağ’a Yaptığı Açıklama

Kendisinden habersiz olarak özel bir yemekte yaptığı konuşmanın arkadaş çevresinde hızla yayılmasından sonra, konuşmanın kendisine ait olup olmadığı merak edilen Prof. Dr. Ercüment Ovalı 26 Aralık’ta Yeniçağ Gazetesi’ne
“Evet benim konuşmam özetlemiş ve ülkenin her yerine bu yazı yayılmış ancak bazı hatalar var onlar hakkında düzeltmelerim var dedi ve şunları söyledi:

1. DSO den onaya gerek yok almadık. Sadece DSO listesindeyiz

2. ‘Rna aşıları için 2 sene gibi uzun süreli klinik takipler tamamlanmadan yapılmasını önermiyorum’ dedim.

3. ‘Çin aşıları pahalı’ demedim, adjuvansiz grip aşıları 400-800 TL iken adjuvanli grip  aşıları 150 TL dedim’

Bu gelişmelerin ardından sosyal linç azaldı destek açıklamaları arttı:

Ovalı’nın Hürriyet’e Yaptığı Açıklama

27 Aralık’ta Hürriyet Gazetesi’nde çıkan haberde  Prof. Dr. Ovalı’yı aradıkları yazıyordu. Ovalı’nın yaşanan kokteyl ilaç açıklaması ile ilgili Hürriyet’e yaptığı açıklama şu şekilde:

ŞAŞKIN VE ÜZGÜNÜM

“23 Nisan’da bir TV kanalına verdiğim röportajdan başka hiç konuşmadım. Bir toplantıda yaptığım bu konuşma da sanki basına demeç vermişim gibi servis edilmiş. Israr ve inatla, anlayamadığım bir şekilde benimle uğraşılıyor. ‘Beni affedin, konuşmak istemiyorum’ dedikçe sanki konuşmuşum, sansasyonel açıklamalar yapmışım gibi haberler çıkıyor. İnanın şaşkın ve üzgünüm. Nasıl bir iştir bu? Anlayamıyorum. Toplantıda konuşulmuş, kulaktan kulağa yayılmış, benim demecimmiş gibi yazılmış. Şunu söyleyeyim böyle bir açıklama yapmadım.” Prof. Dr. Ovalı “Korona oldunuz mu? İyi misiniz? İlaç geliştirdiniz mi?’ gibi sorularıma ise “Ayrıntıya girmeye gerek yok” diyerek yanıt vermedi.

SONUÇ OLARAK:

Kimse kimseyi dinlemediğinden (Hatta gazeteciler bile) linç devam ediyor. Sosyal medya kara mizah örnekleriyle dolu. Bu yerli Covid 19 aşısında geldiğimiz durumu da gösteriyor. Keşke, “Olmasaydı sonumuz böyle.”