Christopher Nolan’ın Aksiyon Destanı “Tenet”

Christopher Nolan'ın "Aksiyon Destanı" Tenet'i düşünmeden izleyin çünkü anlamak için bol bol düşüneceksiniz izlerken.


Christopher Nolan’ın Tenet’i hiçbir şey için izlenmiyorsa bile Kenneth Branagh için izlenir diyerek başlayalım. Interstellar’dan ağır Inception’dan daha anlaşılır. Ama itiraf edeyim filmi izlerken epey kafa patlatmanız gerekiyor. Önce filmin künyesine bakalım. 

Nolan “Kara Şövalye” üçlemesiyle çizgi roman filminde ustalaştıktan ve on yılın en yaratıcı orijinal gişe rekorları kıran filmlerinden bazılarını sunduktan sonra  sonunda İkinci Dünya Savaşı hayatta kalma gerilimiyle ilk En İyi Yönetmen Oscar adaylığına ulaştı. “Dunkirk.” Bundan sonra ne yapar diye düşünürken gizemle örtülü kalan destansı bir aksiyon filmi “Tenet”ile ortaya çıktı..

“Tenet”in Nolan’ın bugüne kadarki en pahalı girişimlerinden biri olduğu söyleniyor. Bu,Batman filmleri ve uzay draması “Interstellar”ın tam olarak ucuz olmadığı düşünüldüğünde çok ciddi bir anlam ifade ediyor.

Nolan senaryoyu beş yıldan fazla sürede yazdı ön prodüksiyon 2018’in sonlarında çekimler 2019 Mart’ta başladı Kasım’a kadar Danimarka, Estonya, Hindistan, İtalya, Norveç, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdü. Görüntü yönetmeni Hoyte van Hoytema 70 mm ve IMAX ile çekim yaptı . Zaman manipülasyonu sahneleri hem geriye hem de ileriye doğru çekildi. Yüzden fazla gemi ve binlerce figüran kullanıldı.

Üç kez COVID-19 salgını nedeniyle ertelenen Tenet , 3 Eylül 2020 tarihinden sonra dünya çapında izlenir oldu. Tenet Performansları, prodüksiyon değerini ve görselleri öven eleştirmenlerden genel olarak olumlu eleştiriler aldı, ancak bazıları ses miksajını ve karmaşık olay örgüsünü eleştirdi.

Olay örgüsü hakikaten de karmaşık. Çerez yerken izlenecek bir film değil boğazınıza durur ya da en önemli yeri atlar hiçbir şey anlamazsınız. Bazı yerlerde zihnimin epey zorlandığını itiraf edeyim. Bir anlık dalgınlıktan olmasa da kafa da patlatsanız ağır mı ağır işte. Filmde başrol John David sanıyorsunuz ama o çıkmıyor sanırım başrolde Robert Pattinson var. Belki de o da değildir kimbilir. Aslında filmin başrolü Kenneth Branagh olsa yeridir. Zira en öne çıkan karakter o bana göre. 

Kenneth Branagh’ı en son dedektif Poirot’u oynadığı Doğu Ekspresi’nde Cinayet’te izlemiştim. David Suchet’li Hercule Poirot  hayranı olarak önyargılı bir şekilde izlediğim Doğru Ekspresi’nde Cinayet ve Branagh açıkçası başlarda tatsızlık verse de çok geçmeden beğenimi kazanmıştı. Bıyıkları abartılı bulsam da Hercule Poirot karakterine Suchet’ten sonra hayat vermek kolay değildi. Zoru başaran Branagh şimdi de Tenet’te ortaya çıktı ve bana göre film sadece onun performansını izlemek için bir izlenir.

Branagh işin psikolojik kısmında epey ustalaştı, gerilim filmlerindeki başarısı da artarak devam edecek diye düşünüyorum. İzlenesi bir karakter Branagh’ın Andrei Sator’u. Sakin duru bir oyunculuk müthiş bir performans. Filmin onunla olan bölümlerinde sadece ona odaklanmaktan konuyu biraz kaçırabilirsiniz hatta. 

Tenet, dünyayı büyük bir nükleer tehlikeden kurtarmak için savaşan bir kahramanın hikayesini konu ediyor. Gerçek zamanın ötesinde bir yerde uluslararası bir casusluk görevini yerine getirmeye çalışıyor karamanımız. Zamanda ileri ve geri giderek. Ama öyle bildiğimiz bir zaman yolculuğu da değil. Spoiler vermemek için az sayıda başlık anlatmaya çalıştığımı belirtmeden de geçemeyeceğim.

Filmin ana karakterlerinden birini canlandıran Robert Pattinson’un kendini aştığını belirtelim hemen. Oynadığı gençlik filmlerinden sonra bu rolle Nolan ona çok şey katmış. Pattison bundan önce Batman’da oynadı biliyorsunuz. Henüz vizyona girmese de ondan önce çıkan Tenet Pattison’un Batman’ine hazırlık olmuş. Tabi Pattison’un oynadığı karakterin Batman ile uzaktan yakından alakası yok.  

Tabi Nolan’a da haksızlık etmeyelim. Nolan bir dahi. Kendini aşarak ilerliyor bize de ağzımız bir karış açık onu izlemek kalıyor. Sebepler sonuçlardan sonra yaşansa nasıl olurdu merak ediyorsanız izleyin. Tenet harika bir kurgu..